1.4 İsa’nın Dirilişi
“Mesih dirilmemişse imanınız yararsızdır” (1 Korintliler 15:17) diye yazmıştır Pavlus. Bu demek oluyor ki “sadece bu hayatta umuda sahibiz” (1 Korintliler 15:19).İsa’da ki umut olmasaydı inandığımız din ancak yıllarımızı öksürüp tıksırarak geçirmemize yardımcı olacak birer bastona benzerdi. Ve bu umut “ ölümden dirilişe olan umuttur” (Elçilerin İşleri 23:6) İbrahim’in Tanrı’nın gönderdiği kurban koyun ile oğlunun ölümden kurtulacağına nasıl inandığını hatırlayın. Buna benzer şekilde bizler içinde diriliş bizleri temsil eden ancak günahın üstesinden gelen (O’nun yerine çarmıha gerilen değil) İsa’nın sonucunda gerçekleşmiştir. Onda olmamız sayesinde dirilişinde bizlerede yollar açılmış oluyor. Bir şekilde Onun doğruları bizlerde doğrulanıyor. “Ben yaşadığım için sizde yaşayacaksınız” İsa kendi ölümü ve dirilişini burada önceden belirtmektedir: “Diri olan ben'im. Ölmüştüm, ama işte sonsuzluklar boyunca diri kalacağım.Ölümün ve ölüler diyarının anahtarları bendedir” (Esinlenme 1:18). Dirilişten dolayı Mesih’de olanlar O’nun dönüş umudunu da paylaşmaktadırlar. Romalılar 6:3-5’deki açıklamayı bir düşünün “Mesih İsa'ya vaftiz edilenlerimizin hepsinin O'nun ölümüne vaftiz edildiğini bilmez misiniz? Baba'nın yüceliği sayesinde Mesih nasıl ölümden dirildiyse, biz de yeni bir yaşam sürmek üzere vaftiz yoluyla O'nunla birlikte ölüme gömüldük. Eğer O'nunkine benzer bir ölümde O'nunla birleşmişsek, O'nunkine benzer bir dirilişte de O'nunla birleşeceğiz.” O yaşamakta olduğu için bizlerde sonsuz yeni yaşama kavuştuk.
Bizlerim doğamıza sahip olan İsa normal bir şekilde ölmüştür. Meryem’den doğma İsa Adem’in soyundan gelmekteydi ve Adem’in soyundan gelen her çocuk ölüme mahkumdu. (Korintliler 15:22). Adem’in tüm çocukları yine Adem’in işlediği günah sebebiyle durumları ne olursa olsun ölmek zorundaydılar. “Oysa Âdem'den Musa'ya kadar ölüm, gelecek Kişi'nin örneği olan Âdem'in suçuna benzer bir günah işlememiş olanlara da egemendi. Ama Tanrı'nın armağanı Âdem'in suçu gibi değildir. Çünkü birinin suçuyla birçokları öldüyse, Tanrı'nın lütfu ve bir tek adamın, yani İsa Mesih'in lütfuyla verilen bağış birçokları yararına daha da çoğaldı. Tanrı'nın bağışı, o tek adamın günahının sonucu gibi değildir. Tek bir suçtan sonra verilen yargı mahkûmiyet getirdi; ama birçok suçlardan sonra verilen armağan aklanmayı sağladı. Çünkü eğer ölüm bir tek adamın suçu yüzünden o tek adam aracılığıyla egemenlik sürdüyse, Tanrı'nın bol lütfunu ve aklanma bağışını alanların bir tek adam, yani İsa Mesih sayesinde yaşamda egemenliksürecekleri çok daha kesindir.İşte, tek bir suç bütün insanların mahkûmiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı”. (Romalılar 5:14 bak. 6:23) işte bu sebeble ölmeleri gerekiyordu. İsa’da Adem’in soyundan olduğu için ölecekti. O ölümlü insan doğasını Adem’den annesi Meryem vasıtasıyla almıştır.
İsa dışında Adem’in bütün soyu bu cezayı hak etmişlerdi çünkü hepsi kişisel günahlar işlemişlerdi. İsa’da Adem’in soyundan gelen bu günahı bizler gibi insan doğasına sahip olduğu için paylaşmaktaydı ve ölmesi gerekiyordu. Gerçi İsa ölümü hakedecek kişisel bir günah bile işlemiştir. “Tanrı ise, ölüm acılarına son vererek O'nu diriltti. Çünkü O'nun ölüme tutsak kalması olanaksızdı” (Elçilerin İşleri 2:24). “Mesih kutsal ruhun gücü ile Tanrı’nın Oğlu olarak kabul edilmiş ve ölümden dirilmiştir” (Romalılar 1:4). İsa’nın yükselmesi onun mükemmel karakteri ve ruhun kutsalığı yüzündendir.
Mesih çarmıhta sadece insan olduğu için ölmedi. O bizlere günahsız ve mükemmel olan hayatını bir hediye olarak sundu; O çarmıhta “bizlerin günahları” için ölerek bize olan sevgisini gösterdi. (Efesliler 5:2,25; Esinlenme 1:5 Galatyalılar 2:20). İsa mükammel karakteri ile günahın üstesinden gelerek ölümden dirilen ve ölümsüz hayata sahip olan ilk kişidir. Mesih’e vaftiz aracılığı ile inananlar ve Mesih’in öğretilerine göre yaşayanlar da aynı diriliş umudu ile ödüllendirileceklerdir.
İşte burada Mesih’in dirilişindeki muhteşem önem yatmaktadır. Bu bizlerin de dirilip yargılanacağımıza bir kanıttır (Elçilerin İşleri 17:31), Bizler de O’nun yolundan gidersek sonsuz hayat ödülünden payımızı alırız. “Eminiz ki Rabimiz İsa’yı dirilten bizleride onun aracılığı ile diriltecektir” (2 Korintliler 4:14;1 Korintliler 6:14; Romalılar 6:3-5). Günahkarlar olarak sonsuz ölümü haketmekteyiz (Romalılar 6:23). Bununla birlikte İsa’nın mükemmel hayatı, ölüme itaat etmesi ve dirilişi Tanrı’nın bizlere İsa’nın öğretileri vasıtasıyla sonsuz yaşam armağanını bize vermesine neden oluyor.
Tanrı işlediğimiz günahların etkisini göstermek için bizleri kurtuluşa olan imanımız aracılığıyla aklamıştır. (Romalılar 4:6) Hepimiz günahın ölümü getirdiğini bilmekteyiz bu sebeble Tanrı’nın bizi bu ölümden aslında bizler günahkar olsakta O bizi bu günahlardan temiz sayarak kurtaracağına inanmalıyız. Kişisel olarak temiz olmasakta gerçekten Mesih’e inanırsak O’nun kişiliği gibi temiz ve mükemmel sayacak bizleri de Tanrı. “Tanrı, Mesih sayesinde kendisinin doğruluğu olalım diye, günahı bilmeyen Mesih'i bizim için günah yaptı”(2 Korintliler 5:21) öreğin vaftiz vasıtasıyla Mesih’te olmak ve mesih’in yürüdüğü yoldan gitmek. Bu nedenle “Mesih İsa’da olanlar”a O bizim için Tanrısal bilgelik, doğruluk, kutsallık ve kurtuluş oldu” (1 Korintliler 1:30,31); Aşağıdaki ayetler bizlere büyük işler başaran Mesih’i yüceltmemiz için cesaret vermektedir. “Tanrı'nın insanı akladığı, Müjde'de açıklanır. Aklanma yalnız imanla olur. Yazılmış olduğu gibi, «İmanla aklanan insan yaşayacaktır.»” (Romalılar 1:17) Bu gibi olguları anlamak için gerçek Kutsal Kitab’ın gerekli bölümlerini bilmemiz gerekmektedir.
Bütün bu olanlar Mesih’in dirilişi ile mümkün olmuştur. Mesih başarılarından ötürü ölümsüz kıldığı tüm insanların ilk meyvasıdır. (1 Korintliler 15:20), Tanrı’nın doğasının verileceği yeni ruhsal ailenin “ilk doğanı”dır (Koloseliler 1:18 Efesliler 3:15). Mesih’in dirilişi Tanrı’nın Mesih inanlılarını Mesih’in doğruluğu ile dolu olmasından dolayı doğru kabul etmesini mümkün kılmıştır. Mesih bizlerin işlediği günahlar için gönderilmiş ve aklanmamız için yeniden diriltilmiştir (Romalılar 4:25).
Hiç kuşkusuz Mesih’in dirileceği Eski Ahit’de belirtilmektedir. Davud’a verilen vaatlerin arkasında yatan gerçek amaç budur: “ Senin tohumundan olana krallık kuracağım” (2 Samuel 7:12). Kutsal Kitab’ın İbranice yazılı nüshasındaki “kuracağım” kelimesi için başka bir bölümde “dirilteceğim” kullanılmıştır. Davud’dan olacak ve geçektende Davud’un soyundan olan bu yüce tohum Tanrı’nın Oğludur (2 Samuel 7:14,12).Yeşeya 7:14 de belirtildiği üzere Mesih’in bir insan ve bir kutsal olan ailesi olmak zorundaydı. “ Bakire gebe kalıp bir oğul dünyaya getirecek ve adı Immanuel olacak” – Immanuel Tanrı bizimle demektir. Doğan çocuğun isminin anlamına bakıldığında burada bahsedilen “bakire” ‘nin sadece genç bir kadın anlamında olmadığı kesindir. Kutsal Kitab’ın Mısırlı Yahudiler tarafından İÖ 200’de yapılan ibranice çevirisinde “Bakire” kelimesi için “parthenos” yani geçek anlamda seksüel ilişkiye hiç girmemiş anlamında kullanılmıştır.
Böylece bizlerde burada Mesih’in bakire doğumuyla ilgili kehaneti görmekteyiz. Bu kehanet Tanrı’nın normal bir insan değilde bir bakire üzerindeki etkisini göstermektedir.
Mezmurlar 16:10 Mesih’in ölümü ve dirilişi hakkında kısa bir bilgi vermektedir. “Sen benim ruhumu cehennem’de bırakmayacaksın.... sen kutsal olan’ın mahvoluşunu görmesine müsade etmeyeceksin” örneğin O’nun vücudu çürümeye başlamadan diriltilecekti ve bu olaydan sonrada cennet’e yükselecekti. “Senin varlığında nice mutluluk ve senin solunda nice zevkler mevcut” (Mezmurlar 16:11) Bunlar Davud için yazılmış olamazdı lakin Davud ölmüş ve gömülmüştür.
Diriliş ile İlgili Kanıtların Özeti
yazan John Thorpe
Diriliş ile ilgili kanıtlar gayet tabi düşünülebilir bununla birlikte dirilişe olan inancın İncil’den esinlenen inanca bağlı tutulmasına gerek yoktur. Gerekli olan kanıtlar iki gruba ayrılabilir bunlar boş bulunan mezarın fiziksel kanıtı ve dirilen İsa ile yapılan grup toplantıları kanıtlarıdır.
a) Boş Bulunan Mezar
Kutsal Kitap’da boş mezar konusu geçiş bölümünde bahsedilmektedir. İncil dışında diğer kaynaklarda da dolaylı olarak bu konu teyit edilmektedir. Bunun üç nedeni olmalıdır:-
Çarmıha gerilen kurban öyle bir duman bulutu arkasında yada kendini parçalayarak yok olmamıştır; büyük olasılıkla bir yere götürülmüştür. Ancak diriliş gerçekleştikten sonra Yahudi ve Romalılar da buna dahil olmak üzere kimse ölünün vücudunu bulamamıştır. Bu sebeble vücud ortada yoktu ve içinde bulunduğu mezar boştu.
Mezar Kudüs’ün çok yakınında bulunmaktaydı ve mezarı ziyaret etmek isteyen kolayca buraya gelebilirdi. Kudüs’deki birçok insan mezarın boş olduğu ve diriliş konusunda tatmin olmuşlardı buda mezarın boş olduğuna başka bir kanıttır.
Yahudiler uzun süre büyük bir çabayla havarilerin vücudu mezardan kapıdaki korumalar uykuya daldıktan sonra çaldıklarını ortaya atmışlardır. Böyle bir hikaye eğer mezarda hala İsa’nın vücudu olsaydı gerçektende bariz saçma bir komediden başka bir şey olamazdı.
b) Şahitler (Tanıklar)
Şahitler İsa’yı dirilişinden sonra canlı olarak gören insanlardır. Bu insanlardan birçoğu Kutsal Kitap’da belirtilmektedir. Özellikle bu kişilere ait uygun bir liste Korintlilere birinci mektup da Pavlus tarafından verilmektedir:-
Kefas'a, sonra Onikilere göründü. Daha sonra da beş yüzden çok kardeşe aynı anda göründü. Onların çoğu hâlâ yaşıyor, bazılarıysa öldüler. Bundan sonra Yakup'a, sonra bütün elçilere ve en son, zamansız doğmuş bir çocuğa benzeyen bana da göründü. (1 Korintliler 15:5-8).
Bu liste 500’den fazla kişiyi içermektedir. Bu mektubu okuyanlarada bu kişilerden bazılarının hala o zaman içerisinde yaşamakta olduğu hatırlatılmıştır (İS 55 dirilişten yaklaşık 25 sene sonra). Bu da hala konuyla ilgili danışılabilecek şahitlerin olduğunu göstermekteydi. Zaten eğer bu kişiler var olmasaydı Pavlus’a karşıt olan birçok kişi için bu gerçeği yalanlamak ve mektubun gerçeği yansıtmadığını belirtip bu davayı kapatmak çok kolay olurdu.
Ve bütün bu şahitlerin o zamanlarda hala yaşamakta olması tanık oldukları yaşayan ve canlı olan İsa’nın da varolduğuna bir kanıttır.
c) İkincil Şahitler
Birinci yüzyıldaki ilk şahitlerin tanıklıkları hakkındaki kayıtlara bakıldığında kendilerinin İsa’nın ölüp dirildiğine olan imanlarını inkar etmeketense ölmeyi tercih ettikleri görülmektedir. Romalı tarihçi Tacitus bu imanlıları kayıtlarında şu şekilde tasvir eder: “Onlar ölürken bile her türlü alay üzerlerindeydi. Derileri vahşi hayvan derilerine benzemişti artık ve köpekler tarafından parçalanmışlardı, çarmıha gerilmiştiler ve gece olunca aydınlatsınlar diye yakılmışlardı”.(Tacitus, Kayıtlar 15:44)
Roma imparatoru Nero zamanında birçok imanlı Hıristiyan bu şekilde cezalandırılmıştı; Yine buna benzer cezalar arada bir olmak şartıyla bir yüzyıldan uzun süre daha devam etmiştir nitekim giderek azalıp yok olmuştur. Pliny tarafından yayımlanmış mektublara bakıldığında hırıstiyanların bu ölüm cezasından inkar ederek kurtulabilecekleri ancak hiçbirinin inançlarını inkar etmediği görülmektedir. Bu da ilk hırıstiyanların İsa’nın ölümü ve dirilişine olan inançlarının tam olduğunu belirtmektedir.
Özet
İsa’ya çarmıha gerildikten sonra ne olduğu konusundaki her teori bütün bu kanıtları açıklayıcı şekilde olmalıdır. Hem boş mezar hemde İsa’nın dirilişinden sonraki görünüşü açıklanmalıdır. Neden havariler dahil olmak üzere İsa’nın dirilişine inanan herkesin inançlarını inkar etmektense öldürülmeyi tercih etmelerinin açıklanması gerekmektedir.
Swoon (Bayılma) Teorisi
Swoon teorisi aslında İsa’nın çarmıhta ölmediğini sadece ölmüş numarası yaptığını ardından mezara götürülüp orda iyileştiğini daha sonrada mezardan çıkarak havarilere göründüğünü ve havarilerinde kendisinin Tanrı tarafından diriltildiğini düşündüklerini ortaya koymaktadır. Bu teori sadece küçük bir grup Müslüman tarafından benimsenmişsede büyük İslam polemikçilerinin çalışmaları arasında da gözükmeye başlamıştır. Bizler de ileride gayet açık bir şekilde bu teoriyle karşı karşıya kalabiliriz.
Bu teori ister istemez İsa’nın çarmıhta hayatta kalıp kalamayacağı ve daha sonra konulduğu mezardan kaçıp kaçamayacağı sorusunda takılı kalmaktadır. Aslında İsa’nın çarmıhta hayatta kalabilmesi mümkün değildir. Ancak eğer kurban ayaklarından destek alıp bilinçli bir şekilde kalabiliyorsa o zaman yaklaşık altı saat boyunca çarmıhta hayatta kalmak mümkündür. Fakat eğer ki bir insan blincini yitirirse yaklaşık 20 dakika içerisinde ciğerlerde biriken sıvı nedeniyle ölecektir. Matta 27:50’ de İsa’nın dokuz saat sonra öldüğü belirtilmektedir. Bu süre içerisinde mutlaka bilinç kaybına uğramış olmalıdır. Ne var ki İsa çarmıhtan öyle hemen indirilmemiştir. Arimathea’lı Yusuf Pilatus’a giderek İsa’nın vücüdunu gömebilmek için yalvarışta bulunmuştur (Markus 15:43;Yuhanna 19:38). Ayrıca Pilatus vücudun ölü olduğundan emin olmak için kontrol etsin diye birini de göndermiştir tabiki bu da İsa’nın vücudunun indirilmesinde belli bir süre daha gecikmeye yol açmıştır. (Markus 15:44,45) Yinede İsa’nın çarmıhtan indirilmesi hemen olmamıştır; Yusuf ilk önce kefen olarak kullanılması için gidip açık renk kumaş almıştır. (Markus 15:46). Bütün bu olayların İsa’nın çarmıhta hayatta kalabilmesi için gerekli olan yirmi dakika gibi bir süre içerisinde olması mümkün değildir.
Swoon teorisindeki bir diğer problem mızrak saplanmasıdır. Bu daha fazla kan ve suya neden olmuştur. Bu su ya ciğerlerden yada kalbin dış perdesinden gelmiş olabilir. Bu sebeble mızrak saplanması gayet derin bir şekilde olmuştur. İsa çarmıha gerilirken bu mızrak darbesi aşağıdan ve yan taraftan gelmiştir büyük bir olasılıkla. Bu yüzden darbe ya diyaframdan yada karaciğer ile dalaktan geçerek ciğerlere ulaşmıştır. Sadece bu bile İsa’nın ne kadar sağlıklı olursa olsun öldüğünü kanıtlamaktadır. Zaten eğer mızrak kalp kapağını deldiyse bu İsa’nın ölümüne neden olmuştur. Normal olarak dalak ve karaciğer ölümden sonra kanamaktadırlar bunu da herhangi bir kasabın dükkanında görebilirsiniz.
Yinede İsa’nın bütün bu olanlar sonrasında hayatta kalabilme mucizesini gösterdiğini farzedelim - ki bu gerçekten büyük bir mucize olurdu- ancak en azından yaraları onun ölümüne yol açardı ayrıca soğuk bir mezarda 48 saat gibi bir zamandan fazla aç ve susuz hayatta kalabilmesi mümkün değildi. Sadece kırbaçlanmasından kaybettiği kan ile eller, ayaklar bununla beraber birde mızrak darbesi sonucundaki yaralar mikrop kapıp çoktan onu hareket edemez hale geritip ölümüne sebeb olurlardı.
Swoon teorisi İsa’nın Cuma akşamından Pazar sabahına kadar hareket edemez hale geldiğini daha sonra birden ayağa kalkıp kendini iyi hissettiğini belirtmektedir. Ayrıca İsa’nın mezarın kapısı kapatan mühürlenmiş, büyük ve ağırlığı yaklaşık iki ton olan kayayı içeriden açabildiğini idda etmektedir. Oysa Markus 16:3’de mezara ziyarete giden kadınların başkalarının yardımı olmadan bu kayayı hareket ettiremediklerini yazmaktadır. Buna rağmen İsa’nın tüm o şiddetli ve ağır yaralarına rağmen bu kayayı iterek açması ardından da kapıda nöbet tutan ve o zamanların en eğitilmiş askerinden kaçması bu teorinin bir diğer fikridir. Bu gerçek bir insan olamazdı bize göre olsa olsa süpermen olurdu herhalde! Bununda üzerine o yaralarla yedi mil Emmaus’a yürüyerek iki havarisine görünmüş ve onlara olağanüstü bir şekilde ölümden dirildiğini ve sonsuz hayata kavuştuğunu mutlu bir şekilde belirtmiştir (Luka 24:13).
Bütün bu olanlar olasılıklar alemi içinde olmamıştır. Birde bundan daha önemlisi İsa’ya daha sonra ne olduğudur. Yani gayet normal bir insan mı göğe yükselmiştir? Eğer yeryüzünde öldüyse mezarı nerdedir? İsa’nın Kaşmir’de gömülü olduğuna inan Müslüman bir grup bile vardır fakat mezar diye gösterdikleri yer gerçek olacak kadar bile eski değildir. (Guyana’dan Christadelphian olan kardeşlerimizden birisi özellikle bu mezarı incelemek amacıyla Kaşmir’e seyahat etmiş ve gezisinin sonucunda büyük bir kraterin İsa’nın ayak izi olduğunun idda edildiğini belirtmiştir oysa ki Kutsal Kitap’da İsa’nın normal boyutlarda bir insan olduğu gayet açık bir şekilde verilmektedir. Kitabın yazarında bu konu hakkında daha geniş bilgi mevcuttur.Eğer Muhammed gerçektende İsa’nın müjdelediği gibi tüm gerçeklere yöneltecek Ruh-ül Kudüs ise, Müslüman grupların hala yukarıda anlatılan büyük anlaşmazlıklara ve farklılıklara sahip olması ve dolayısı ile Müslüman ulusların birbirleriyle günümüzde bile savaş içerisinde olması gerçekten çok büyük bir önem teşkil etmektedir).
Vekil (Benzetme) Teorisi
Çarmıha gerilenin aslında İsa olmadığı onun yerine Tanrı tarafından O’na benzetilen bir vekilin çarmıha gerildiği teorisi yukarıda açıkladığımız Swoon teorisinden çok daha popüler bir teoridir gerçekten. Her ne kadar vekil olabilecek bir çok kişi olsada hiçbiri hakkında inandırıcı kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Örneğin çarmıha gerilenin Yahuda olabileceği olasılığını ele alalım bu olasılığa kanıt orta çağda uydurma olarak yazılmış bırakın çarmıha gerilişin detaylarını zamanın İsrail’inin coğrafyasını bile doğru aktarmaktan aciz Barnaba İncil’inden gelmektedir. Bu benzetme vekil adaylarınında kanıtsızlık problemi tamamen buradan kaynaklanmaktadır.
İS 30 yılındaki Fısıh bayramında en kesin olan olay tüm otoritelerinde inandığı İsa’nın çarmıha gerilmeşidir. Bunun ile ilgili gayet güçlü kanıtlar bulunmaktadır. Çarmıhta ölen kişinin İsa olduğunu sadece dört İncil değil aynı zamanda ölümüne şahitlik eden Yahudi kaynakları ve Roma tarihçileride belirtmiştir.
Bariothlar’dan bir tanesi şöyle der:
Fısıh bayramının arefesinde İsa’yı astılar (Sanhedrin 43a, E Baraitha)
Tacitus şöyle der:
“Hıristiyanlığın kurucusu olan Hıristos Tiberus’un hükümdarlığı altında Maliye memuru Pontius Platus’un emriyle ölüm cezasına çarptırılmıştır ve bu tehlikeli batıl inanç bir müddet kontrol edilmiş ancak daha sonra yeniden patlak vermiştir” (Tacitus Kayıtlar 15:44).
Bir diğer tartışma götürmez gerçekte bu kişinin gömülü olduğu mezarın çarmıha gerlişi takip eden Pazar günü boş bir şekilde bulunduğudur. Kuşkusuz bu bir gerçektir. Mezar Kudüs’ün yakınlarında isteyen herkesin kolayca ziyaret edip denetleyebileceği bir yerde bulunmaktadır.
Yahudiler sürekli olarak havarilerin vücudu çaldıklarını belirtmişlerdir. Bu da eğer mezar boş olmasaydı gerçektende saçma bir komediden başka bir şey olamazdı. Ne Yahudiler ne de Romalılar ölmüş olması gereken bu vücüdu bulamadılar zaten bulmak onların çok daha ilgilendikleri bir olay olurdu zira böylelikle Hıristiyanlığa hemen son noktayı koyabilirlerdi.
Malesef vekil teorisi de boş mezar olayını açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Çarmıha gerilen her kimse bu işlemin ardından hemen gömülmüş olması gerekmektedir ancak üç gün sonra gömdükleri mezar boş bir şekilde bulunmuştur. Peki o zaman bu vekil nereye gitmişti? Tanrı bu vekili dirilmişmiydi? Peki Tanrı niye kendi oğlu yerine vekili diriltme gereği duymuştu? Görüldüğü üzere yukarıda açıklanan vekil teorisi bu soruları cevaplamakta yetersiz kalmaktadır.