1.2 Ahit ile ilgili problemler

Ahit, Muhammed ve yandaşlarının söz ve davranışlarının güvenilir açıklamaları anlamındadır. Bu nedenle bu açıklamalara bakmak ve Muhammed’in peygamberliğine nasıl bir ışık tuttuklarını görmek daha uygun olacaktır. Kur’an ve bilinen gerçeği karşılaştırmak gibi bir test yapılabilir. BU yapıldığında, pek çok sorun birden ortaya çıkar. İşte Şeyh Buhari’den birkaç örnek:  

 Kalıtım: 4. Ciltteki (SB 4.55.546) bir hadise göre Abdullah bin Salam, peygamberliğini kanıtlamak için Muhammed’den üç soruya yanıt vermesini istemiştir. Bu sorulardan ikisi çok ehemmiyetli değildir, ancak üçüncüsü şöyledir: “Bir çocuk neden babasına benzer ve anne tarafından gelen amcasına benzer?”. Muhammed tarafından bu soruya gelen yanıt, bu benzerliğin Cebrail meleği aracılığıyla Tanrı’dan geldiğidir: Allah’ın Müridi dedi ki, “Cebrail şimdi bana yanıtlarını söyledi”. Yanıt verilmiştir, ancak bu, modern kulaklar için beklenmeyen bir yanıttır: Bir çocuğun anne ve babasına benzemesi:

Eğer bir adam karısıyla cinsel ilişkiye girer ve ilk erkek boşalırsa çocuk erkeğe, eğer ilk olarak kadın boşalırsa çocuk kadına benzer. Modern genetikçilerin ve kalıtım bilgilerimizin bu açıklamayı reddetmelerine rağmen, 'Abdullah bin Salam bunu ikna edici bulmuştur. 

Adem’in Uzunluğu: SB 4.55.543’e göre Allah Adem’i yarattı, onu 60 gez (cubits) uzunluğunda yarattı. Bu, 90 feet uzunluğuna eşittir (27 ½ metre). Hiçbir hayvan bedeni bu uzunlukta fonksiyon gösteremez. Kalbin, ayaklardan yukarı doğru kan pompalayabileceği en uzun ölçü 32 feet’ten azdır (9.81 metre); bunun üzerindeki   herhangi bir uzunluk, dolaşım sisteminde bir kilitlenmeye sebep olur. Aslında, dolaşım sisteminin çöktüğü uzunluk, kan ve kan damarlarının duvarları arasındaki friksiyon nedeniyle daha da az olmalıdır. 

Burundaki Şeytan: Şeyh Buhari’den bir hadis şöyle der: Muhammed dedi ki, “Eğer herhangi biriniz uykunuzdan uyandırılır ve abdest alırsanız, burnunuza su alıp onu dışarı atarak temizlemelisiniz, çünkü Şeytan gece boyunca burnunuzun üst kısmında kalmıştır.” (SB 4.54.516). Şeytan geceleri insanların burunlarında mı yaşar? O ne kadar büyüktür? Bir kerede kaç kişinin burnunda yaşamayı becermiştir?

Fareler Musevidir. Peygamber dedi ki: “Bir grup İsrailli kaybolmuştur. Kimse ne yaptıklarını bilmemektedir. Fakat ben onları, lanetlenmiş ve farelere dönüştürülmüş halleri dışında görmüyorum; eğer dişi bir devenin sütünü bir fareye verirseniz onu içmez, ama koyun sütünü verirseniz içerler”. Bunu bana “Bunu Peygamberden mi duydun?” diye soran Ka’b’a anlattım. Ben de “Evet” dedim. Ka’b aynı soruyu bana pek çok kez sordu; ben de Ka’b’a “Torah’ı okudun mu?” diye sordum (SB 4.54.524). Burada anlatılan şey, farelerin bir zamanlar Musevi olduklarıdır ve buna karşılık verilen delil ise onların deve sütü içmemesidir. Genel bir tartışma olarak bu meselenin bütün fareleri içermesi gerekmektedir (muhtemelen Jereboa’ları).

Ev Sineğinin Kanatları: Peygamber dedi ki “Eğer evde uçan bir sinek herhangi birinizin içeceğine düşerse, onu bardağın içinde tutun, çünkü sineğin kanatlarından birinde hastalık varsa, diğer kanatlardan birinde de bu hastalığı iyileştirecek çare vardır (SB 4.54.537). Bu bize, kanatlarından birinde zehir taşıdığı için evde uçuşan sineklerin bize hastalık yaydığını anlatmaktadır. Diğer kanat ise panzehir taşımaktadır. Modern standartlara göre bu açıklama çok zayıf kalmaktadır, ama bu bize, hastalığı ev sinekleriyle bağdaştıran İslam bilginlerinin güçlü gözlemleri hakkında çok şey anlatmaktadır.

Ateş: Peygamber dedi ki, “Ateş, Yangın’daki (Cehennem) ısıdan gelmektedir; bu nedenle ateşi suyla düşürün.” (SB 4.54.486). Buna çok benzer bir ifade SB 4.54.483’de bulunmuştur. Modern eczacılık ateşin, yabancı mikro organizmaların vücudu işgal etmesine karşı bir savunma mekanizması olduğunu kanıtlamıştır.

Köpekler: Muhammed’in köpeklere karşı batıl bir korkusu vardı. Peygamber dedi ki: “Melekler içinde bir köpek veya bir resim bulunan evin içine girmezler” (SB 4.54.539). Allah’ın Müridi köpeklerin öldürülmesini emretti (SB 4.54.540). Bu iki söz, evinde köpeği olan herhangi birinin ödülünü kaybedeceğini belirtmektedir.

Bağırsaklar: Şeyh Müslim’e ait bu hadis güçlü bir örnektir: Allah’ın elçisi dedi ki: İnanan kişi bir bağırsakla yer, inanmayan kişi ise yedi bağırsakla(SM 3.22.5118). Modern anatomi bunun doğru olmadığını göstermiştir!

Rüzgar ve Eklips (Tutulma) Korkusu SB 2.17.144 bize şunu anlatır: Ne zaman güçlü bir rüzgar esse, Peygamberin yüzünde bir endişe belirir (Allah’ın bir gazabı olacağından korkarak). SB 2.18.167 bize, güneş tutulmaları hakkında benzer şeyler anlatır. Buradaki problem, bir peygamberin bu tür şeyler hakkındaki gerçeği bilmemesidir, bunlar dürüst olanlarda korku yaratmaması gereken doğal afetlerdir.

Büyünün Etkisi Altında Muhammed: Daha da kötüsü, Muhammed bazen bir büyünün etkisiyle, hiç olmamış veya doğru olmayan şeyleri hayal etmektedir. SB 4.53.400, geleneğin başka bir versiyonunu öngörmektedir: Büyü Peygamberin üzerinde etkili oldu ve Peygamber gerçekte yapmadığı şeyleri yaptığını hayal etmeye başladı. Daha sonra bu hadis, Peygambere kimin ('Lubaid bin Al-A'sam) büyü yaptığı ve Muhammed’in nasıl tedavi edildiğini anlatmaktadır. Buna benzer bir olay SB 7.71.660’de de görülmektedir. Bu, Müslümanlar için ciddi bir soruna yol açar. Eğer Muhammed arasıra hayal gördüyse, peygamber olarak bir değere sahip olamaz.

  

Ahit’teki bu ve bunun gibi başka tutarsızlıklar şu sonuçları ortaya atar:  Şeyhin (Sahih) konumuyla birlikte Ahit bile şüphelidir ve asla Muhammed’den gelmemiş veya Muhammed asla peygamber olmamıştır (veya her ikisi de). Köpekler, eklipsler ve rüzgar konusunda göstermiş olduğu mizaçla Muhammed, tuhaf saplantıları olan bir adam gibi görünmektedir, ve aynı zamanda bu durum Muhammed’in peygamber olduğunu zayıflatan bir durumdur. Bir peygamber, fırtına ve eklipsler gibi olayların Allah’ın gazabı değil, doğal olaylar olduğunu bilirdi.

Öncelikle, Ahit’in başarısızlığı çok daha önemli bir sorundur. İslam’ın zayıflıklarından biri, Kur’an’ı geçerli kılmak için doğrudan hiçbir metodunun olmamasıdır. Kur’an’ın Muhammed’in sözlerini içermesi için alınmasının nedeni, geleneğin bir şahidi olabilmesi içindir ve asıl konu da budur. Bu şahitlik, Ahit’te kutsal olarak kabul edilmelidir. 

Eğer Ahit’in içeriği eksikse, o zaman Kur’an’ın orijinine şahitlik eden en yararlı kaynak başarısızdır ve bu kitaba Muhammed’in ölümünden hemen sonra erken dönemde yazılmış bir kitap olarak veya Tanrı’nın değiştirilmesi imkansız sözü olarak görmek için hiçbir neden yoktur.

           

Diğer taraftan, eğer biri, bir hadisin doğruluğunu oluşturan İsnad metodunun geçerliliğini ve Sahih Bukhari gibi kitaplardaki Ahit’in gerçekten Muhammed’in doğru sözleri olduğunu gösterebilirse, biz yukrıda söylenen tüm sözlerin gerçekten Muhammed tarafından söylediğini kabul etmek zorundayız. Bu sözlerden bazılarının gerçekte yanlış olduğu açık olduğundan, bu sözleri söylemiş olan kişinin Tanrı’nın peygamberi olmadığını biliyoruz. Ahit’in doğruluğuna olan inanç kişiyi, Muhammed’in peygamber olduğu iddiasını reddetmeye sevkeder.   

Muhammed’in doğruyu söylemediği bazı zamanlarda bir tür nöbet geçirmesi Müslümanlar için idaresi güç bir durumdur. Eğer Muhammed bazı zamanlarda diğerlerini aldattıysa, onun sözlerine nasıl güvenebiliriz? Kur’an’ın bazı bölümlerinin (veya tümünün) indirilişinde onun bir tür hayal aleminde olduğuna neden inanmayalım?

John Thorpe


previous chapter previous page table of contents next page