3 İsa’nın Öğretisindeki Faydalı Güç
Rab İsa tüm zaaflarımızı paylaştı; O bizim gibi insan doğasına sahipti, O daha önceden varolmamıştır.
Yaşamın günlük akışında, Davud gibi Rab İsayı da gün boyunca kendi yüzümüzden önce göreceğiz ve O yaşayan bir gerçek olacaktır. Böyle bir temsilcinin çalışması doğrultusunda bağışlamanın mümkün olduğuna gerçekten inanacağız; ve Onun örneğindeki gerçeklik, daha aşağıda olan doğamızı yükseltebilmek için yaşayan bir ilham olarak bize daha çok şey ifade edecek. Kefaretin (ahit) doktrinlerini kavramakla makbul olan şekilde ibadet ediyoruz; İnançtan gelen özgüvenle cesarete sahibiz-sadece inançla değil, ancak inançın bir sonucu olarak. Yahudiler bu nedenle kelimesini sıklıkla kullanırlar; Bu nedenle merhamete ermek ve gerektiğinde bize yardım edecek lütfa kavuşmak için Tanrı'nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım. (İbraniler 4:16). Kefaretin sayesinde oluşan bu cesaret, kendi şahitliğimizde cesur olmamızla yansıyacaktır (2 Korintliler 3:12; 7:4); bize atfedilen dürüstlük deneyimimiz bizi tüm benliğimizden dışarı sızan bir özgüvene sahip olmak için yönlendirecektir. Bu da, erken dönem kilisesinde cesaretin neden bir karakteristik ve parola haline geldiğini açıklamaktadır. (Elçilerin İşleri 4:13,29,31; Efesliler. 3:12; Filipeliler. 1:20; 1 Timoteyus. 3:13; İbraniler. 10:19; 1 Yuhanna. 4:17). Estafan, rahmetin tahtından önce, Rab İsanın, Onun bir temsilcisi ve taraftarı olarak durduğuna yürekten inanıyordu. Dünyevi bir mahkeme tarafından suçlu görülmesine rağmen, başvurusunu büyük bir özgüvenle Cennet Mahkemesinden daha önce yapmıştır. (Elçilerin İşleri 7:56). Hiç şüphe yoktur ki O, insandan önce her kim Rab İsanın adını ağzına alırsa, o kişinin ismi de Cennet Mahkemesinden önce İsa tarafından söylenecektir (Luka 12:8).
2 Korintliler 1:20 Rsvde, kefaret ve inanç arasındaki bağ ortaya konmuştur: Tanrının içinde barındırdığı tüm sözler olumludur. Biz bu nedenle Amini Onun adıyla söylüyoruz. Tanrının sözleri, İsanın ölümüyle doğrulanmıştır ve İsanın, İbrahimin tohumu olarak öldüğü gerçeği, birden fazla tohumu İbrahimden alması olarak canlandırılmıştır (Romalılar 15:8,9). Bu yüzden, Amini Onun adıyla (Ondan dolayı) söylüyoruz. Dualarımızda Amini, inancımız ve Onun kefaretli işini anlamamız nedeniyle büyük bir içtenlikle söyleyebiliriz.
Rab İsanın kişisel olarak daha önce var olmamış olduğu gerçeği biraz meditasyon gerektirmektedir. Bundan önce birtakım başka yaratı veya yaratıların olduğu açıktır, örneğin Meleklerin yaratılışı gibi. Tanrı sonsuzluktan var olmuştur ve vücuda getirdiği tek Oğuluna yalnızca 4000 yıl önce sahip olmuştur. Ve bu Oğul da insanlığı -6000 yıllık zaman diliminde yaşamış olan pek azımız- kurtarmak için gelmiş bir insanoğludur. Sonsuz zaman ve mekan spektrumunda bu, şaşırtıcı bir durumdur. Tanrının tek Oğulu, ömürsüz, fani bir an için bu küçük gezegenin yüzeyinde sürünen ve çok az sayıda olan bizler uğruna ölmeliydi. O öldü ve böylece Tanrı bizim kurtuluşumuzu sağladı; ve bizim için Tanrının aşkı, genç bir adamın bir bakireyle evlenmesine benzetilmiştir (Yeşeya. 62:5). Sonsuzluktan var olmuş, her şeye kadir olan Tanrı, bütün yoğun ve neşeli beklentisi ve hayal kırıklığı olmaksızın bir zamanlayıcıya benzetilmiştir. Bunun ötesinde, utanç verici şekilde, O benim için öldü. Bütün güçleriyle bizim kalbimiz ve aklımız sınırsız bir umut kaybına uğramıştır.
İsa Tanrının Oğuludur.
Yuhanna, İsanın Tanrının oğlu olduğuna gerçekten inanmaktadır. İncil ile olan ilişkilerinin başlangıçında İsanın Tanrının oğlu olduğunu ve aynı zamanda her ikisini de sevmek gerektiğini duymuşlardır. Başlangıçta duydukları mesaj, İsanın Tanrının oğlu olduğudur (2:24); ve aynı zamanda her ikisini de sevmemiz gerektiğidir (3:11). Bu nedenle sevgi (aşk) için duyulan ihtiyacın öğretisinde Yuhanna, Tanrının oğlu olarak İsanın doğasının öğretilmesinde yanlış bilgilendirmeye karşı uyarmaktadır (2:22,23; 4:1-4; 2 Yuhanna 7-11). Başlangıçtan itibaren kelimesi İsanın kelamıydı (Yuhanna 1:1-3); ve Yuhannaun harflerinde de başlangıçtan itibaren kelimesi birbirimizi sevmemiz gerektiğiydi (2:7; 3:11). Bu, İsaya olan inancın özüdür: herkes için sevgi. Bu, İsanın doktrinin liderlik ettiği noktadır. Ve bundan dolayı Pavlus, diğer bir kuramsal İncil, başka bir İsayı öğretenlere (Galatyalılar 1:8,9) ve Rab İsayı kişisel olarak sevmeyenlere (1 Korintliler 16:22) karşı aforoz ilan eder. Bu onun emridir, biz onun oğlu Mesih İsanın adı üzerine inanmalı ve her ikisini de sevmeliyiz (3:23). İsanın Mesih olduğuna inanan herkes Tanrıda doğar: onu seven herkes onun sevgisiyle onda doğacak (örnek olarak kardeşleriniz). Eğer bizler birbirlerimizi seversek Tanrıda içimizde yaşayacak...İsanın Tanrının Oğlu olduğunu itiraf eden herkesin içinde yaşayacak Tanrı (4:12,15)
Ancak neden, sevgi ile, Nasıralı İsanın Tanrının vücuda getirdiği oğlu olduğu inancı arasında böyle bir bağ vardır? Tanrıbilimci düşünüşe göre, eğer İsayı Tanrının oğlu olarak kabul edersek, Tanrının diğer oğullarını da kendi ruhuyla vücuda getirdiğini kabul etmemiz gerekir. Fakat uygulamada, her şeye kadir olan Tanrının bir oğlu olduğu ve o oğlunu serbestçe ve acı içinde bizlere verdiği, saf mucizeyi görebilmek için bize öğretilmemiş midir? Tanrının bizim doğamızdan bir oğula sahip olması, bu oğlun önce bir çocuk daha sonra da bir erkek olarak insan vücudunda ve günahkarlığında temsil ettiği Tanrının özünü bize göstermesi ve daha sonra Tanrının Onu bize vermesi, Tanrının saf mucizesidir. Eğer bunu görürsek, doğal olarak kardeşlerimize de sevgi göstereceğiz. Bu yüzden, bu sadece, evet İsanın Tanrının oğlu olduğuna inanıyoruz düşüncesini doğrulamak değildir. Hayır. Bu konuda mutlaka bundan daha fazlası vardır. Bu inanç ve anlayış insanlar arasındaki tüm bariyerleri yıkabilir ve gerçek, fedakar bir sevgi bir sevgi için ilham sağlayabilir. Gerçek mucize üzerine düşünmek gerekmektedir. Tanrının kendinden olan oğlu bir yumurtacık gibi küçücük başlamalıydı hayata, Tek döllenmiş yumurta çıplak gözle görülebilir, bir yumurta fetus şeklini alana kadar tekrar tekrar genç insanın sinirinde hücre hücre genişleyerek bölünecektir.
İsa, Tanrının tek oğludur, bu nedenle İsa, Babanın tüm zerafeti ve doğruluğuyla doludur. Yuhanna 1:14 bu bağlantıyı, doluluk ile tek oğul olma durumu arasında kurar. Bunun mucizesi sayesinde, kim olduğunu Tanrının oğlu idrak edişimiz nedeniyle, ona saygı duyup, sözüne itaat ederek Onu işitmeliyiz (Luka 9:35). Basit olarak, İsanın Tanrının oğlu olduğuna inanmak, mezarın geçitlerini aşarak Krallıka ulaşma konusunda tam bir umuda sahip olacağımız anlamına gelmektedir (Matta 16:16 bölüm 18).
İsa Asla Günah İşlemedi
Bizim gibi aksıran, uyuyan ve susayan, Nasıradan gelmiş bu adam, gerçekten de Tanrının insan yüzüdür...bu, sürekli bir kişisel meditasyon gerektirir. Filistinli bir Musevinin ağzından her şeye kadir olan Tanrının kelimeleri dökülmüştür; belirtilmelidir ki, hiç kimse bu adam gibi konuşmamıştır; ve O bize cennetin ve dünyanın geçeceğini garanti edebilir; ancak Onun sözleri değil (bu konu ile ilgili bak. Mezmurlar 102:25-27; İbraniler 1:10-12)...ki bu adam bizim için ölmüştür...yükselmiştir yine, yükselmiştir...ve şu an dakika dakika, kurtarıcılığını bizim için kullanmaktadır. Markus, rasgele bir yönde olan bir adamın Rab İsayı nasıl iyi Rab olarak tarif ettiğinden söz eder. Rab İsanın buna yanıtı ise, eğer bu adam onu gerçekten iyi olarak kabul etmişse, Onun haçını paylaşması ve elindekini satıp fakirlere vermesi gerektiği şeklinde olmuştur. Eğer gerçekten bu düşünceyi idrak edersek, iyilik konusunda İsanın asıl anlayışı bizi derin bir kişisel tepkiye götürecektir.
İsa Mesihtir
Eğer Mesihi inkar edersek, İsanın Mesih olduğunu da inkar etmiş oluruz (1 Yuhanna 2:22); ve yine, eğer Ona ibadet etmezsek de Mesihi inkar etmiş oluruz (Matta 10:33). Bunu izleyen düşünce ise şudur ki, eğer İsanın, Nasıralı İsa değil de Tanrının Mesihi olduğuna gerçekten inanmamız sebebiyle onu inkar etmeyiz, ancak ona ibadet ederiz (Yuhanna 9:22; Elçilerin İşleri 18:5; Filipililer 2:11). Rab İsanın gerçekten kim olduğunun ve yüceliğinin boyutlarının kavranması doğal olarak, Onun sözüne ve isteklerine olan derin bir itaatle birlikte Onun dünyaya olan itirafıyla sonuçlanacaktır (İbraniler 2:1). Doğruluk uğruna elem çekseniz bile, size ne mutlu! İnsanların "korktuklarından korkmayın ve telaşlanmayın." 15. Mesih'i Rab olarak yüreklerinizde kutsayın. Sizdeki ümidin nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazır olun (1 Petrus 3:14,15). Mesihi kalplerimizin Rabi olarak bilmek ve Onu öyle sahiplenmek, uygulamada, sıkıntılarımızdan kurtulmamızı kolaylaştırır ve daha uygun bir şekilde alçakgönüllü olmamızı sağlar. İncil, İsanın sözlerinin zaferidir (2 Korintliler 4:4 RSV). 2 Korintliler 2:14-17 bizi, Rab İsayı, yanan tütsüler taşıyan muzaffer askerler olarak bizim de bulunduğumuz zaferinden sonra bir zafer alayına liderlik edişini görmeye davet eder haç üzerindeki muzaffer ölümüne atfedilen tek ayet. İsanın haç üzerindeki zaferinin görkemi içinde yer alışımızın bir parçası olarak bu, bizim İncile olan ibadetimizi temsil eder. Tütsü ise çift sembol olarak kullanılmıştır aromayı tutan ve ibadet eden bizler, aynı zamanda kendimiz de bir aromayız. Bizler tanıklarız. Fakat bunların hepsinde yatan esas motivasyon Rab İsanın zaferinde çağlar boyunca çarmıh yolundan evine gelişinde yer almamızdır.
Rab İsa öldü ve yeniden dirildi, Rab ve Mesih olarak yaratıldı (Elçilerin İşleri 2:36)
Onun kıyameti bizim kıyametimizin temelidir. Ölüm duygusu ve ölümün zorluğuna rağmen, kıyamete olan inancımız, Rabimizin öldüğü ve yükseldiği inancıyla temellenmiştir. İsanın içinde sevdiklerini kaybedenler teselli edilirken Pavlus, İsanın dönüşünde kıyamet kuramını hatırlatmamaktadır. Bunun yerine Onun odaklandığı nokta, Eğer İsanın ölüp yükseldiğine inanırsak, İsanın içinde uyuyanları da Tanrı onunla beraber getirecektir gerçeğidir (1 Selanikliler 4:14).
İsanın Rab olduğu gerçeği, bizim için hayati bir önem taşımaktadır. Romalılar 14:7-9da Pavlus, sadece kendimize kadar değil, başkalarının akıl ve ihtiyaçlarına duyarlı bir şekilde yaşamamız gerektiğinden söz eder. Neden? Mesih ölüp yeniden yükseldi ve hayat buldu, ki O ölümün ve yaşamın Rabi olabilir. O bizim Rabimiz olduğu için, biz kendimiz için değil, Mesih Rabimiz ve Onun içindekiler için yaşıyoruz. Pavlus, Mesihin Krallar Kralı ve Rabler Rabi olmasıyla övündüğünde, hiç kimsenin erişemeyeceği bir ışıkta oturuyordu ve bu sadece bir edebi bir gelişme değildir. Bu, materyalizmden uzaklaşmaları ve dahası tuzağından kaçmaları için inananlara anlatılan sözler içine saklanmıştır. 1 Timoteyus 6:6-14 bununla ilgilidir; bunun ardından Mesihin yükseltilişiyle ilgili pasaj gelmektedir (6:15,16), ve daha sonrası, zenginliği meydana getirmektense onları paylaşma ricasıyla devam etmektedir (6:17-19). O herkesin Rabi olduğundan, materyalizmimizden kaçıp, kendimize sahip olmayı hissetmeliyiz. O bizim için var ve bizim sahip olduğumuz her şey de Onun hizmetindedir. Onun Rab olması prensibi, bizim maneviyatımızın her halini etkiler. Dennis Gillet, Havariliğin Dahisi adlı eserinde bunu doğru biçimde gözlemlemiştir: Ustalık, Ustayı Rab veya Kral olarak taçlandırdığında kazanılır. Ve Petrus da buna benzer bir biçimde, seksüel ahlaksızlığa düşkün olanların İsanın Mesihliğini reddedenler olduğunu söyler (2 Petrus 2:10). Onun Mesihliğinin büyüklüğü, kendi hayatlarımız üzerinde kontrolümüz olması anlamına gelmelidir; çünkü, O, kendi tutkularımızdan daha çok kendi ruhlarımızın İsası ve Rabidir. Yusufun Mısırdaki muhteşem yükseltilişi, Rab İsanın kıyametinden sonraki yükseltilişiyle benzerlikler taşımaktaydı. Yusufun yükseltilişi sonucu, Yusufun gücü dışında hiç kimse onun el veya ayağını kaldıramazdı. Ve aynı etki ve zaruret, Rab İsanın yükseltilişinde de bizim üzerimizde bırakılmıştır.
İsa bizim Rabimiz, Ustamız ve temsilcimiz olduğundan dolayı, her açıdan yaptığı her şey bizim için izlenmesi şart bir emir haline gelmiştir. Bu yüzden: Rabiniz ve Ustanız olarak ben, eğer sizin ayaklarınızı yıkadıysam, sizler de bir başkasının ayaklarını yıkamalısınız (Yuhanna 13:13,14). Onlar Onu Rab ve Usta olarak isimlendirdiler, ancak birbirlerinin ayaklarını yıkamayacaklardır. Çoğunlukla bize de olduğu gibi, doğru kuramsal bilgiye sahiptirler, fakat uygulamada bu bilgiler onlar için hiçbir şey ifade etmemiştir. Onu Rab olarak tanımak birbirinin ayağını yıkamaktır, bu olayda da bulunan, haçın ince sezinlemeleriyle. Bundan dolayı (İsanın yükseltilişi nedeniyle), itaatkar ol ve korkuyla, ürpertiyle kendi kurtuluşunu hazırla (örneğin, alçakgönüllükte) (Filipililer 2:12). Ve böylece, bu kurtuluş, Tanrının büyüklüğünün kavranmasıyla hazırlanır: Onun büyüklüğünü daha deriden anlamamız, daha büyük bir yanıt almamızı sağlar. Bu yüzden Solomon, Yahweh için büyük bir ev yapmıştır, Tüm tanrılar arasında en yücesi olan Tanrımıza (2 Tarihler 2:5). Israel, bir anlam taşımaksızın Tanrıya dua etmiştir, Onlar en yüce diye çağrıldılar ancak hiç kimse Onu yüceltmedi (Hoşeya 11:7). Onlar Onu teorik olarak en büyük olarak bilmektedirler, ancak Onu kalplerinde yükseltmekte başarılı olamamışlardır. Ve böylece, duaları boş sözler olarak kalmıştır.
Yakup 2:1 (Gk.) Rab İsaya zafer ünvanını verirler (Luka 2:32; Efesliler 1:17de olduğu gibi). Ve Yakup, Rab İsaya zaferin Rabbi olarak inanamayacağımızı ve insanların saygısını kazanamayacağımızı belirtmiştir. Bu, ilk bakışta tuhaf bir ilişkilendirme olarak görülebilir. Ancak, eğer Onun zaferinin büyüklüğünü ve üstün kapsamını görürsek, diğerleri anlamsız kalacaktır ve bu nedenle biz hiç kimse ve hiçbir şeyin yanında veya karşısında taraf tutmayacağız. Taraf tutmamamızın nedeni, yolunu izlediğimiz Rab İsanın zaferinin parlaklığından önce tüm bunların hiçbir şey ifade etmemesi olacaktır. RV mg. Durumu daha açık bir şekilde ifade eder: Sizler, zaferin Rabbinin inancını taşıyor musunuz?. Pavlus, dünyevilik, ahlaksızlık ve yanlış kuramlarla delik deşik olmuş kilise birliğine yazmak için karar verdiğinde, her açılış temasında tekrarladığı gibi Rab İsanın büyüklüğü ve yükseltilişini konu almıştır.
Rab İsanın yükseltilişinin bizi götürdüğü özellikle dikkat çekici bir başka nokta vardır. Bunun için de Tanrı O'nu pek çok yükseltti ve O'na her adın üstünde olan adı bağışladı. Öyle ki, İsa'nın adı anıldığında göktekiler, yerdekiler ve yer altındakilerin hepsi diz çöksün ve her dil, Baba Tanrı'nın yüceltilmesi için İsa Mesih'in Rab olduğunu açıkça söylesin. (Filipililer 2:9-12). Bu kelimeler Yeşeya 45:23,24ü kastetmektedir: ...benim önümde tüm dizler çökecek ve tüm diller yemin edecek. Bu da kesindir ki birisi Rab İsa Mesihde doğruluk ve kuvvet vardır diyecek. Bizler hepimiz alçak gönüllü olmayı zor buluruz. Fakat Onun yükseltilişinin yüksekliğinden önce, ki bu yükseklik haçın indirilmesindeki derinlik sonucu ortaya çıkan bir yüksekliktir; sahte olmayan bir alçakgönüllülükle dizlerimizi bükerek, günahkarlığımızı idrak ederek ve Onun sayesinde doğru olarak kabul edildiğimiz gerçeğini hatırlayarak için şükür etmeliyiz.
Doktrinin pek çok açısından, birinci yüzyılın kapsamında ne kadar radikal devrimciler olduklarını takdir etmek çoğunlukla güçtür; ve özde, radikalliklerini bizle beraber kaybetmemeleri gerekmektedir. David Bosch şöyle gözlemler: Hıristiyanlar İsayı Rablerin Rabi olarak kabul etmişlerdir Roma İmparatorluğunda hayal edilebilecek en devrimci politik tanımlamadır.. Philip Yancey de benzer biçimde: Kilise Roma İmparatorluğu dışına da taşmaya başlayınca, taraftarları Mesih Rabdir sloganını tutturmuşlardı; bu, tüm vatandaşlarının Sezar Rabdir andını içmelerini emreden Roma otoriteleri için direkt bir hakaretti (Hiç Bilmediğim İsa, s. 246). Onu Rab olarak tanımak acı verdi ve pahalıya mal oldu; bu bize ve özellikle İslam toplumlarında yaşayanlar için de böyle oldu. Erkekler ve kadınlar bunun için öldü; biz de buna benzer biçimde, aynı bilgiye tepki olarak hayatlarımızı verdik. Rab İsanın bizzat dikkatimizi çektiği bir hassasiyet vardır; Onu Rab olarak adlandırıp, Onun dediklerini yapmamak. Gerçekte Onu Rab olarak kabul etmek, kendiliğinden Ona itaatkar olmaktır (Luka 6:46).
İnanç da aynı zamanda, Onun yükseltilişinin kavranmasıyla telkin edilir. O şimdi Cennette ve dünyada tüm güçlere sahiptir; bu kendi içinde bize, ibadette inançla ilhamı ve Onun kurtuluşunun umudunu vermelidir. Çıkış 4:7; Sayılar 12:10-15; 2 Krallar 5:7,8 gibi pasajların temelinde, cüzam, yalnızca İlahi bir elle tedavi edilebilecek bir darbe olarak tanımlanır (L. G. Sargent, Tanrının Oğulunun Sözü, s. 28). Markus 1:40ın cüzam hastalığı bu anlayışla yaşamıştır, ve o, İsada Tanrının yüzü olduğundan daha az bir şey görmemiştir. İsaya kalbinde verdiği konumun yüceliğinden esinlenerek, hastalığına bir çare bulması için Ona inançla sormuştur: Eğer istersen beni temiz kılabilirsin (Sadece Tanrının bunu yapabileceği biliniyordu).
Mesihin her şeyin Rabi olması nedeniyle, Petrus gibi onlara ibadet etmesek de, Ona tamamen ibadet etmeliyiz. Bu, Petrus için, Mesihin evrensel Rablik gerçeği ve harekete geçiren gücüydü (Elçilerin İşleri 10:36). Mesihin Rabliği ile şahitliği arasındaki aynı bağlantı, Filipililer 2:10 ve 1 Petrus 3:15 (Yeşeya 8:13ü ima eden Halkın ve birçoğunun Yahovası artık Rab İsada tasdik edildi) arasında da bulunmaktadır.
İsanın Rabliğindeki gerçek Vahiy Kitabında (19:12, 16), kardeşlerin zulme rağmen olan şahitliklerini korkusuzca devam ettirmelerini teşvik etmek için kullanılmıştır. İsa, dünyadaki kralların Rabidir; Onun dünya üzerinde kontrolü vardır; bu yüzden hiçbir insanın gücü, Onun izni ve niyeti olmadan bize zarar veremez Mezmur 110un öğüdü çok güçlüdür: İsa şu anda Babanın sağ eline yerleştirildiğinden, Onun gücünün gününde, Onun insanları kendilerini gönüllü olarak sunarlar. Onlar kutsal kıyafetler içinde dizilmişlerdir, çünkü Melkizedekin emrinden sonra O Rahip olmuştur Onun yükseltilişinin hazırlanmasında aynı görevi paylaşmışlardır (Mezmurlar 110:1,3,4 RV mg.).
Yükselen Mesih çok daha yükseğe çıkarılmış ve Ona bütün isimlerin üzerinde bir isim atfedilmiş ve böylece buna inananlar, İsa adına başlarını eğerek hizmet edeceklerdir. Petrus İsa adına ve İsa hakkında vaaz vermiştir bu, (Elçilerin İşleri 2:31,38; 3:6,16; 4:10,12,17,18,30; 5:28,40,41; 10:43)de vurgulanmıştır. Onu ve Onun karakterini tanımanın mükemmelliği ve yükseldiğinde Ona verilen yüce ismin mucizesi Petrusi şahit olmak için yönlendirmiştir (Filipililer 2:9; Esinlenme 3:12). Onun yükseltilişinden dolayı, biz İsayı insanlığın Rabbi olarak telaffuz ediyoruz, daha sonra yargı günü Tanrıya edeceğimiz gibi (Filipililer 2:9). Onu insandan önce telaffuz edişimize göre, bizim yargılanmamız da bunu yansıtacaktır. Mesih'i Rab olarak yüreklerinizde kutsayın. Sizdeki ümidin nedenini soran herkese uygun bir yanıt vermeye her zaman hazır olun (1 Petrus 3:15 RSV). Onun yükseltilişinin bilinci ve deneyimine yalnızca şahit olunabilir, asla sessiz kalınamaz. 3 Yuhanna 7, vaaz topluluğunun nasıl itaat ettiğinden söz eder: Onun adı uğruna, Gentilelerden hiçbir şey almadan (maddi yardım) ilerlemişlerdir (Gentile inananları). Onun adını bilmenin mükemmelliği adına, şahit olarak ilerlemişler ve üstelik çok cömert olduklarından bu işi kolaylaştırmak için bile bir yardım almamışlardır. İsmin bilincinin kendisi hizmeti canlandırmak için ilham vermelidir: Rab İsanın adı uğruna Efeslilerlar emek verdiler (Esinlenme 2:3).
Çünkü Bütün güç bana verildi...buyüzden gidin ve tüm uluslara öğretin (Matta 28:18,19). Yüce vaaz topluluğu bu nedenle, Rab İsanın yükseltilişindeki kaçınılmaz sonuç gibi bir emir değildir. Biz, Onun gücü-otoritesinin evrensel kapsamının bilinciyle pasif bir şekilde oturmayacağız. Biz bu bilinci herkese yaymak zorunda kalacağız(Bu konuda daha fazla bilgi için 1 Timoteyus 3:16 daki adeta kuvvetli bir emir gibi vaaz komisyonuna kinaye yoluyla söylenildiği andan itibaren nasıl yerine getirildiğine bakınız). Tanrının halkı İsrailin yüceltilmesindeki tüm insanların şahit olacağı inandırıcı niyet benzerliklere sahip olabilir (Tesniye 4:6).
Mesihin yüceliği Markusın şahitliğini açıkça etkilemiştir; vaazına İncille başlayarak Yeşeyaın sözlerini aktarmıştır. İsanın kim olduğunun büyüklüğünü kavramak onun vaazını açıkça geliştirmiştir. Ve bizimkini de geliştirmelidir. Pavlus bu yüzden, hevesi her kırıldığında şöyle diyordu: başka krallar vardır, İsa tektir (Elçilerin İşleri 17:7). Bu, onun mesajının özüdür; İsraile gelecek olan bir kral vardır, ancak şu an Tanrının sağ elinde, tüm sadakatimizi isteyen bir Kral vardır.
Rab İsanın kanı bizim kurtuluşumuz için akmıştır
Mesih bizim için korkunç bir şekilde öldü
Kefaretin başarıldığı unsurlardan bir şey anlarsak ve gerçek, tarihi bir adam tarafından başarıldığı gerçeğini kapabilirsek, kurtarılmanın haçta elde edilmiş en son tahakkukunun Mesihin geri geldiğinde olduğunu görürüz. İsanın haçını bir çok bölümde açıklamış bulunmaktayız, Pavlus bunu şöyle sonuçlandırmaktadır: böylece Mesih de birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil, kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir (İbraniler 9:28). Burada ilk prensiplerin bağlandığı asıl prensipleri görüyoruz: Eğer kefaretle ilgili bir şey anlarsak, ciddi anlamda, haç üzerindeki kurtarılma gerçekleştiğinde gelecek olan bir diğerini arayacağız (bölüm 1 Petrus 1:13). Bir ikinci gelişteki coşku bu hayata bağlı olan sıkıntıların rahatlayacağının farkına varılacağına böylece kurtuluşun işleyeceğine sevketmektedir bizleri.
Pavlusun tüm insanlara öğüt verme gibi bir borcu vardı (Romalılar 1:14). Ancak, ortada bir borcun olması, Pavluse bir şey verildiğini ima etmektedir; ve bu verilen şey tüm insanlardan değil, daha çok Mesihtendir. Çünkü, Rab İsa bize kendi fedakarlığının zenginliğini vermiştir, bizse bu nedenle Ona borçluyuz ki bu borç tüm insanlığa öğüt verme borcuna dönüşmüştür. Rab İsanın bizim için ölmesinde bize düşen görev, diğerlerine mesaj mahiyetinde öğüt vermek gibi bir görevi nitelendirmektedir.
2 Corinthians 5:20,21de ima edilenleri düşünün: Böylece, Tanrı'nın kendisi aracılığımızla çağrıda bulunuyormuş gibi Mesih'in adına elçilik ediyoruz. Mesih'in adına yalvarıyoruz: Tanrı'yla barışın. Tanrı, Mesih sayesinde kendisinin doğruluğu olalım diye, günahı bilmeyen Mesih'i bizim için günah yaptı. Mesihin isteğiyle Tanrının gerçekleştirdiği kefaret olan haç nedeniyle, insanlara Tanrıyla uzlaştırılmak için yalvarırız. Haçı ve kefaretin doğasını anlamak, insanlara olan ricamızın temeli olmalıdır. Ve dahası, böyle bir rica, Tanrının erkeğe ve kadına olan ricadır, Tanrı Mesihin içindeydi, dünyayı kendiyle barıştırıyordu. Rab İsanın kan ve salya içindeki vücudunun yükseltilmesi ricaydı ve ricadır; bu, Tanrının insanlara olan kendi ricası, yalvarışıdır. Ve bu, Onun safında telkin etme onuruna erdiğimizin mesajıdır; biz, haç üzerinden Tanrının ricasını telkin ediyoruz.
Rab İsanın çarmıha gerilme gerçeği, insanların kurtulması için Petrusın insanlara olan ricasının temelini oluşturmaktaydı: Öyleyse, günahlarınızın silinmesi için tövbe edin ve Tanrı'ya dönün. (Elçilerin İşleri 3:17-19). Ve 1 Korintliler 1:13teki nedenlendirmeyi düşünün: Mesih bölündü mü? Sizin için çarmıha gerilen Pavlus muydu? Pavlus'un adıyla mı vaftiz edildiniz?. İsanın bizim için çarmıha gerilmesindeki asıl gerçek, o isimle vaftiz edilmemiz ve aynı zamanda o isimle bölünmez olmamız gerektiği anlamına gelir.
Bu nedenle, Erkekler karılarınızı sevin, Mesihin kiliseyi sevmesi ve kendini oraya vermesi gibi...bu yüzden erkekler karılarını sevmelidir (Efesliler 5:25). Yunanca kendini vermek esas olarak, Rab İsanın Baba için ruhundan vazgeçmek anlamında kullanılmıştır. Onun ölümü gönüllü bir eylemdi, O kendi hayatından vazgeçmiştir, hayatı ondan alınmamıştır. Bizim için, otokontrol ve fedakarlığın eşsiz zirvesi, günlük ilişkilerin monotonluğuyla türemiştir. O bizim günahlarımızı taşıdı Bizler günah karşısında ölmüş olarak doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O'nun yaralarıyla şifa buldunuz. (Petrus bunları bilakis görmüştür) (1 Petrus 2:24).
Rab İsanın çarmıhıyla günahlarımızı ölüme terketmemizdeki acı intikal nedeniyle, biz de onları küçümser biçimde yanıt vermeliyiz.
Kibarca söylemek gerekirse, Onun ölümüyle elde ettiğimiz deneyim bizi, her açıdan cömert ruhlu olmaya sevk eder. Fakir kardeşler için parasal cömertlik rica ederken, Pavlus de Mesihin çarmıha gerilmiş resmiyle Corinthianlara ilham vermenin yollarını aramıştır: Rabbimiz İsa Mesih'in lütfunu bilirsiniz. O'nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu. (2 Korintliler 8:9). Bunun ışığında, elimizde olanın çokluğundan dolayı cömert olmamalıyız; verirken yoksul gibi davranmalıyız. Rab İsanın verişi maddi bir veriş değil, duygusal ve manevi bir verişti. Ve bu yüzden Pavlus der ki, kardeşlerimize maddi veya manevi açıdan olduğumuzdan daha yoksul gibi cevap vermeliyiz. Davranışlarımızın asıl kaynağı Mesihe olan sevgidir (2 Korintliler 5:14 bizlere ısrar etmekte).
Rab İsa bizim temsilcimiz olarak, Tanrının zarafetiyle, her insan için (Gk. huper) ölümü tatmıştır: O, ölümü tadarken herkesin yerine geçmelidir (NEB). Ölümünde, yaşam mücadelesinin ve herkes için ölümün özünü tecrübe etmiştir. Rab İsanın bunu bizim için yapmış olmasındaki anlam, bizim Ona tepki, karşılık verişimiz olmuştur. Sana bu Mesihin yerine verildi Sadece Ona inanmakla kalmayıp (teoride) aynı zamanda onun için acı çekeceksin (Filipeliler 1:29). O bizim temsilcimiz olarak bizim için acı çekmiştir ve biz de buna karşılık olarak Onun için acı çekmekteyiz. Bu, Rab isanın bizim temsilcimiz olduğu gerçeğinin iki yönlü zaruretidir. O herkes için öldü ve biz de öz olarak ölüp Onun için yaşamalıyız (2 Korintliler 5:14,15). Onun asıl kişiliği kendi bedeninde bizim günahlarımızı taşır (temsilcimiz olarak) ki günah işlemek için ölen biz, doğruluk için yaşamalıyız (günahlarımız ve kendi bedeni arasındaki bağa dikkat edin) (1 Petrus 2:24,25). Biz Onunla öldük, orada çarmıhında; ve bu yüzden Onun hayatının kıyameti şimdi bizimdir. O şimdi bizim için tamamen aktif durumda; Onun hayatı şimdi bizim için ve biz Onun hayatını yaşadıkça kendi hayatımızda 100% Onun için var olmalıyız. O hayatını bizim için verdi ve biz hayatımızı Onun için ortaya koymalıyız (1 Yuhanna 3:16). Yeni Ahitta Mesihin içinde olmak için yaklaşık 130 adet referans bulunmaktadır (bu yüzden Christadelphian gerçek inananlar için daha iyidir). Ancak, herhangi bir insan gerçekten Mesihin içindeyse, o yeni bir yaratıktır ve eski şeyler geride kalır; Mesihin senin içinde olması da aynı şekilde gerçek olmalıdır. Eğer biz Onun içindeysek, O da bizim içimizde olmalıdır; bu şekilde biz de hayatımızı İsa ne yapardı? prensibinin etrafında yaşarız. Onun ruhu bizim ruhumuz haline gelir.
2 Korintliler 5:14-21 bizi Mesihin içindeki kurtuluşu bütün insanlara telkin etmemiz için yönlendirir, çünkü O, temsilcimiz olarak bizim için öldü, herkesin uğruna öldü (5:14,15), o bizim uğrumuza günah işledi (5:21); ve bu nedenle, biz de Onun uğruna elçileriz (5:20). Çünkü, O bizim temsilcimizdi, bu yüzden biz de Onun dünyadaki şahitleri olarak, Onun temsilcileri olmalıyız. Elçilerin İşlerilerin vaizler için telkin edilmesinin nedeni, Rab İsanın ölümü ve kıyametiyle tutarlı olarak geliştirilmiş olmasıdır. İsanın adıyla vaftiz edilerek insan, Tanrı Babanın zaferi adına İsa Mesihin Rab olduğunu itiraf eder. İnsanın kurtarılabilmesi için Cennetin altında verilmiş başka isim yoktur; Cennetin altındaki her isim, vaftiz sırasında İsanın adı üzerinde yer almalıdır. Bu yüzden Elçilerin İşleri, Onun yükseltilişi (Elçilerin İşleri 2:33; 5:31) ve yeni ismini (Elçilerin İşleri 2:21,38; 3:6,16; 4:10,12,18,30; 5:40), erkekler ve kadınların O isimle vaftiz olmaları için ettiği bir ricayla ilişkilendirir. İsanın İsminin anlamını ve yükseltilişinin yüceliğini kavramak demek, tüm insanların, tüm insanları temsil eden bir fedakarlıkta nasıl yer alabileceklerini anlamış olması demektir. Ve böylece, onlar tüm insanlara öğüt vermek için motive olmuşlardır. Ve bu yüzden de, Pavlusun vaizliği, İsanın adını Gentilelerden önce yaymak olmuştur (Elçilerin İşleri 9:15).
İnsan doğası/insan oğlu af dileyemez veya bu telafi edilemez; o kesilmelidir.
Bu yüzden, bir şekilde af dileyeceğimizi düşünerek kanlı canlı hayatımızı sürdüremeyiz. En azından bedeni ölüme koymak için düşünmeliyiz: sadece aynı günahlar için affedilmeyi bekleyerek ve o günahları işlemeye devam edemeyiz. Bu bizim sadece pratikteki deneyimimiz olsa da, bedeni kesmek için baskın bir istek olmalı ve kendimizi günah işlemek için ölü saymalıyız. Mesih günahlarımızı taşıdığı için ve ümit içindeki manevi zayıflığımızı çarmıhla yükselttiği için bunu yapmalıyız (1 Petrus 2:24).
On bölüm boyunca detaylı açıklamaların ışığı altında, Mesihin kanının anlamı, bu nedenle bizi azat et... Pavlus muzaffer bir edayla eve döner (İbraniler 10:19-25):
- Bu nedenle ey kardeşler, İsa'nın, kendi kanı sayesinde perdede, yani kendi bedeninde bize açtığı yeni ve diri yoldan kutsal yere girmeye cesaretimiz vardır. Bu sadece bağışlanan günahın derin bilgisiyle mümkün olabilir Dualarımızın poztif ve yapıcı bir deneyime sahip olması gerekmektedir: Buna göre yüreklerimiz kötü vicdandan arınmış ve bedenimiz temiz su ile yıkanmış olarak, imanın verdiği tam güvenceyle, yürekten bir içtenlikle Tanrı'ya yaklaşalım. Bağışlanma ve inancın yansıması pozitif ve utanılmayacak bir imanla sonuçlanacak.
- Hiç tereddüt etmeden.....oruç tutalımEğer çarmıhtaki durum sadece Pazar günleri değil hergün aklımızda canlanırsa hiç bir zaman tereddüt etmeyiz. Doğal eğilimlerin ruhsal gücümüze soğuk ve sıcak etkisi zorluklarla üstesinde gelinmiş şüphenin üzerinde başarılı olacaktır. Bu çarmıhın üzerinden yansıyan neredeyse gizemli diyebileceğimiz ilhamın canlılığıdır.
- Birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete getirebileceğimizi düşünelim. Bazılarının alıştığı gibi, bir araya gelmekten vazgeçmeyelim; o günün yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok yüreklendirelim. Yine burada gördüğümüz üzere kefaret ve ikinci gelen doktrini birbirleriyle bağlantılıdır. Çarmıhın bize sağladığı kurtuluşun fiziksel başarısını ve işleyişinin hızlılığını farkettikçe kardeşlerimizin iyiliğini sağlamak için çok daha ciddi bir şekilde ilham alacağız. Eğer bizler kefarete ve bağışlanmaya inanıyorsak doğal olarak beraber ekmek böleceğiz. İster bu doğal olarak hiç paylaşmayacağımız insanlarla bir araya gelip paylaşma cesareti demek olsun çarmıhın sonsuz ve kişisel gerçeği bizleri ayağa kalkıp hizmet etmek için motive edecektir.
Koçun kanı kulağa, baş parmağa ve ayak parmağına sürülüyorsa, Mesihin kefaretinin kanı da hayatımızın her anını etkilemelidir; duymamızı, elimizin işleyişini ve yürümemizi...
Kurtuluşumuzun temeli şudur ki, biz aklandık, doğrulukla, inancımızla ve Rab İsanın temsili fedakarlığıyla vaftiz edilişimizle sayıldık. Bununla birlikte, Onun doğruluğu da bize sayıldı.
Roma dönemi boyunca, İsanın inananları doğrulukla saydığı belirtilmiştir; doğruluk bize doğru olmayan olarak değiştirilerek verilmiştir (Romalılar 2:26; 4:3,4,5,6,8,9,10,11,22,23,24; 8:36; 9:8).
Eğer Tanrı bizi temize çıkaransa, bizi kınayan veya üzerimize suç atan o nerede (Romalılar 8:33,34)? Ve aile yaşantımızda, ve diğerleriyle olan ilişkilerimizde...diğerlerinin bize karşı olası imalarıyla üzülmek için çok hem de çok aceleci davranıyoruz. Biz kendimizi temize çıkarmak için yollar arıyoruz, dedikoduları ve yanlış lanse edilmeleri düzeltmek için, ismimizi temizlemek adına bir iş tutmak için. Hepimiz, diğerlerinin bizim için ima edebilecekleri sözler hakkında çok fazla hassas olmaya meylediyoruz. Bunların hepsi, Tanrı tarafından temize çıkarıldığımız gerçeğinin mucizesini kavranmadığını yansıtmaktadır. Tanrının gözünde ki bu, elbette ki en önemli bakış açısıdır biz, Rab İsanın emsalsiz dürüstlüğüyle kaplanmış olarak rahmet tahtından önce hatasızız. Pek çok kardeşten daha fazla iftira atılmış ve yanlış temsil edilmiş olan Pavlus, şu sonuca varmıştır: Sizin tarafınızdan ya da olağan bir mahkeme tarafından yargılanırsam hiç aldırmAmos Kendi kendimi bile yargılamAmos Kendimde bir kusur görmüyorum. Ama bu beni aklamaz. Beni yargılayan Rab'dir. (1 Korintliler 4:3-4). Bu tartışmaya göre yargıç, temize çıkarandır. Pavlus kendi kendine veya başka insanlar tarafından aklanmamıştır, çünkü diğer insanlar onun yargıcı değildir. Tanrının yalnız başına Mesihin üzerinden yargıç olduğu gerçeği (diğer bir asıl prensip), hiç kimsenin eninde sonunda bizi aklayamayacağı veya kınayamayacağı anlamına gelir. Diğerlerinin yanlış iddiaları, en sonunda bize zarar veremez ve kendi kendimizi aklamak için olan çabalarımız aslında Rab İsanın yargıç olduğu gerçeğini inkardır; yargıç olan biz değil Odur ve ancak O tek başına aklayabilir ve aklayacaktır. Bu düşünceler Yuhanna 5:44te yer alan bir diğer asıl prensiple iç içe geçmiştir; RV mg.de, Rab İsa Yahudilere zaferi bir diğerinde aradıklarını, çünkü tek Tanrıdan gelen zaferi aramadıklarını anlatır. Çünkü, yalnızca bir tek Tanrı vardır, tek bir zafer vardır, Tanrının tek bir Adı vardır, maneviyatın tek bir standartı vardır, tek bir aklayıcı vardır. İnsanlar diğer insanlardan zaferi, tasdik edilmeyi, kabul olunmayı ve aklanmayı ararken, tek Tanrı prensibini inkar etmiş olurlar. Eğer yalnızca tek bir Tanrı varsa, o insanların tüm reddedişlerine karşılık biz Tanrının onurunu ve aklamasını aramalıyız. Hoşeya bu gerçeği daha önceleri açıklamıştır: Ben sizin Rabbinizim....ve sizlerde benden başka bir tanrıyı tanımayın zira benden başka kurtarıcı yoktur.....bizlerde artık kendi elimizin işlerine bir şey söylemeyeceğiz, Sen bizim Tanrımızsın: Zira sende babalık merhametini buldu (Hoşeya 13:4; 14:3).
Çünkü yalnızca Tanrı tek başına kurtuluşu ve insafı sunar, bu nedenle tapınmayı veya beğeniyi bir başkasında veya bir başka şeyde aramak için yer yoktur; insaf ve kurtuluşun reçetesini almak için aramaya değer en son şeylerdir. Onlara bunu verebilecek tek Tanrı vardır, bu yüzden sadece Onun kabulünü aramalıyız.
Ancak, kendimizi idrak edişimiz hakkında aynı Yunanca kelime Romalılarda da kullanılmıştır. Biz kendimiz dürüst erkek ve kadınlar olarak görmeliyiz ve birbirimizi, birbirimizin işinden daha çok inancıyla tanıdığımız dürüst insanlar olarak saymalıyız: Çünkü insanın, Yasa'nın gereklerini yapmakla değil, imanla aklandığı kanısındayız... Siz de böylece kendinizi günah karşısında ölü, Mesih İsa'da Tanrı karşısında diri sayın . (Romalılar 3:28; 6:11). Kendimizi temiz ve dürüst hissetmeliyiz ve hem kendi davranışlarımızda hem de birbirimize olan hislerimizde buna göre hareket etmeliyiz. Aklın sevgisi, diğer insanlara bir şeytan yüklemez, Tanrının bize yüklemediği gibi (1 Korintliler 13:5; AV düşüncelerinde şeytan/kötülük yoktur, [aynı kelime] Romalılarda da aynı sayılmıştır). Ve yine aynı şekilde bu kelime 2 Korintliler 3:5te de karşımıza çıkar: bir şeyi kendi başarımız olarak düşünmeye [aynı kelime] yeterliyiz demek istemiyorum; bizi yeterli kılan Tanrı'dır. Bizler, kendimizi dürüst hissetmek ve öyle saymak yeteneğine sahibiz: ki Tanrı bizi dürüst saymış. Ve eğer buna inanabilirsek, hepimizin içinde olan, kardeşlerimizi dürüst olarak görmek ve diğerlerinin içindeki en iyi taraflara inanma ve onları görme sevgisine sahip olmak gibi zorlukları yeneceğiz.
Bizim doğamızla yüklenmek yerine, Rab Mesih İsa benim için öldü ve yeniden yükseldi, benim aklanmam ve kurtuluşum için. Onun hayatı ve ölümü, Tanrının zaferine karşı benim kurtuluşuma karşılık yaptığı feragatti.
Ve bu yüzden ben de her şeyden feragat etmeliyim, bunu gerçekleştirmek için gönüllü olarak, böyle büyük bir kurtuluşu muktedir kılarak benim için öldüğünü bildiğim bu adamın muzaffer mucizesi için çaba safedeceğim. O öldü ve yükseldi ve böylece O, halkının Rabi yapılabilrdi (Romalılar 14:9); Onun kıyametine ve sonuç olarak gelen Rabliğine inanırsak, O bizim hayatımızın Rab İsası, kalbimizin her hareketinin Rabi olacaktır. Eğer Mesih yükselmeseydi, biz hala günahlarımızın içinde olurduk (1 Korintliler 15:17). Fakat O yükseldi ve bu nedenle biz artık zayıf ahlakımızla çevrili değiliz. Çünkü vaftiz olmak bizi Onun kıyametiyle birleştirdi, biz artık günahlarımızın içinde değiliz (Koloseliler 2:13). Bu yüzden, vaftiz edilmiş olan inanan, eğer buna gerçekten inanırsa günaha devam etmeyecektir (Romalılar 6:1 ve tüm içerik). Bizimkisi Onunla olan ve Onun bizim temsilcimiz olmasıyla olan bir yaşam özgürlüğüdür (Onun bizi şu an temsil ettiğine dikkat edin, ölümünde olduğu gibi O bizi özgürlüğü ve sonsuz hayatı ile temsil etmektedir).
Biz Mesihle öldük ve yükseldik, eğer Onun bizim temsilcimiz olduğuna gerçekten inanırsak, Onun özgürlüğü ve fetih duygusu da bizim olacaktır; kan suçlusu olan bir insanın, kendi ölümünün temsilini Büyük Papazın ölümünde görmesi ve daha sonra mülteci şehrinin sınırlarından azat edilmesi gibi (Sayılar 35:32,33). Çünkü Meish gerçekten yeniden yükseldi ve bizim de bunda payımız var, bu nedenle günahtan çekinmemiz, yanlış arkadaşlıklardan kaçmamız ve yükselmiş Rabyle işbirliği yapmamız gerek (1 Korintliler 15:34,58). Rab İsanın ölümünün temsili yapısı, yapabildiğimiz ölçüde Onun çarmıha gerilişini sonuna kadar yaşamaya kefil olduğumuz anlamına gelir; çarmıha gerilme işlemini hayalimizde yeniden yaşamak, böyle bir olayla başa çıkamayacağımız anlamak ve haçın kurtuluşunun gerçek mucizesini kavramak için. " Yargımız şu ki, bir kişi herkesin uğruna öldü; öyleyse hepsi öldü. Evet, Mesih herkesin uğruna öldü. Öyle ki, yaşayanlar artık kendileri için değil, kendileri uğruna ölmüş ve dirilmiş olan Mesih için yaşasınlar" (2 Korintliler 5:14,15 ). Bu, güçlü bir biçimde yorumlanmıştır: Mesihin temsili karakteri adına birinin, Mesihin fedakar ölümüne dahil olduğunu bilmek, birinin fedakar bir hayata bağlandığını ve haçın kabulünü gösterir (W.F. Barling, Korintlilere Mektuplar). BU tür bir şey gerçek, sonuna kadar yaşanmış bir vaftizin gücüdür. Eğer biz gerçekten ölüp Rab İsayla birlikte kıyameti yaşadıysak, biz bu dünyanın maddeleri için ölmüş olacağız (Koloseliler 2:20; 3:1). BU yüzden Pavlus, Mesihin ölümden sonra yükselmesiyle ilgili en büyük kanıtın Onun içinde oluşan karakterdeki değişim olduğunu söylemiştir (Elçilerin İşleri 26:8 bölüm 1 Timoteyus 1:15-16.). Bu, onun kıyametinin gücüdür, ve bu bizim için de geçerlidir. Nasıralı İsanın ölümü ve kıyameti sadece bizim bildiğimiz gerçekler değildir; eğer bunlara gerçekten inanılırsa, onların içinde de sonsuz değişimin gücü bulunacaktır.