İLAVE 2. MUHAMMED: Analiz Çalışması

Muhammed’in karakteri etrafında Müslüman geleneklerince yapılan birçok süsleme vardır; ama Kur’an’da ki ayetlerde bulunan asıl bilgi ile Müslümanların Muhammed hakkında ki eddindiği imaj farklıdır. Örneğin, ‘nur-u-Muhammed’, ‘Muahammed’in nuru’ bir İslam geleneği olup Kur’an’da bulunmamaktadır. Yeni Ahit açıkca İsa’nın dünyanın ışığı olduğunu belirtir (Yuhanna 8:12).

Eğer Kur’an’da ki sözleri değiştirilemeyen Muhammed gerçekten son peygamberse, Müslümanların inanç ve yaşam için diğer Müslümanların geleneklerine ya da değimlerine ihtiyacı olmamalıdır. Kur’an’nın Muahmmed’in ölümünden bir zaman sonra kaleme alındığını göz önüne alırsak, sözlü gelenekleri yazanların peygamberler olmadığını görürüz; onlar yazmak için Tanrı’nın ruhundan esinlenmemişlerdir. İncil’in esinlenme konusundaki kayıtları daha uygundur ve Tanrı’yı O’nun sözüne daha yakınlaştırır. İnsanların kaleminden çıksa da, bize her söz Tanrı’nın nefesinden olduğu gibi gelir. O sözler sadece Tanrı’nın Ruhsal yönlendirmesinden yoksun, hata yapabilen insanlar tarafından hatırlanarak, aktarılmış bir insanın yazılı sözleri değildir. Ayet, ya da Muahmmed hakkındaki kısa hikayeler, otoritelerini onları aktaranların iyi itibarına dayılı olarak kazanırlar. Bu hikayelerin doğru olarak aktarıldığına dair hiçbir kayıt yoktur. Bu yüzden İslam inancında ve uygulamasında ortaya çıkan değişiklikler İslam develetinin bölünmesiyle sonuçlanmıştır (Oniki’lerin ve Yedi’lerin alt grupları oldukları Şi’ilik; Alevi’lik; Dürzü’lük; Suni’lik gibi).

Müslümanların idda ettiklerine göre Eski Ahit Muhammed’in gelişini önceden bildirir. Bu Eski Ahit’in bozulup bozulmadığı sorusunu uyandırır. Müslümanlar Eski Ahit’ten alıntılar yaparlar ve aynı zamanda Musa’ya verilen orijinal Eski Ahit’in kaybolduğunu ve şimdi bizim elimizde olan Eski Ahit’in bozulmuş olduğunu savunurlar. Bu iki nokta kendi içinde çelişir. Örneğin Muhammed’le ilgili olduğu için Tesniye 18:18’den yaptıkları alıntı: ‘Onların aralarından sizlere benzeyen bir peygamber çıkartıp sözlerimi onun ağzına vereceğim; ve o da benim ona emrettiğim şekilde konuşacak’. İsa ile olan benzerlik Muhammed’inkinden daha fazladır:

Musa ve İsa, Mısır’ı Tanrı’nın işi için terk ettiler (Matta 2:15) – Muhammed Mısır’da hiç bulunmamıştır.

İkiside zenginlikten vazgeçmiştir (İbr. 11:25, 26 bölüm 2 Kor. 8:9). Muhammed bunu hiç yapmadı.

 Tesniye 18: 15-18 Musa ve sonraki peygamber arasındaki benzerliği Musa gibi gelecek olanın da Tanrı ile insanlar arasında bir aracı olmasıyla açıklar. Musa’nın insanlara eski akitde kan serptiği gibi, İsa da kendi kanı vasıtasıyla ‘yeni akitin aracısıdır’ (İbr. 9:15).

İsa’nın Tesniye 18:18: ’i yerine getirdiği düşüncesine inanan Yahudiler:

            ‘Ve onlar İsa'nın yaptığı mucizeyi görünce, Gerçekten dünyaya gelecek olan peygamber budur, dediler....Bu yüzden bazıları bu sözleri işitince, Gerçekten beklediğimiz peygamber budur, dediler (Yuhanna 6:14; 7:40). Yasa 3:22 bunun kesinlikle doğru olduğunu vurgular:  “Musa’nın babalara söylediklerine göre, Tanrı Rabiniz olsun ki bana benzer Bir peygamber aranızdan çıkacak, onun her söylediğini dinlemelisiniz’.

Yahudiler İsa’dan bir mucize göstermesini istediklerinde, aynı Musa’nın ıssız yerde man verdiği gibi (Yuha. 6:30) O’da ekmek yarattı; ve sonra Musa ile kendisi arasındaki benzerlikler ve üstünlükler hakkında bir söylev verdi: ‘Yaşam ekmeği ben’im. Babalarınız ıssız yerde man yediler, ve yine de öldüler. Bu insanların yiyip ölmeyeceği cennetten gelen ekmektir. Cennetten gelen diri ekmek ben’im. Bu ekmekten her kim yerse sonsuza kadar yaşayacak: ve size verdiğim ekmek dünyayı yaşattığım bedenimdir (Yuhan. 6:48-51).

Muhammed bir Yahudi olmadığı için ‘onların aralarından gelen’ bir peyganber olamaz. ‘Onların aralarından’ ibaresi Levi (Hakimler 20:13) dışındaki diğer İsrail kavimlerini tanımlamak için genel olarak kullanılmıştır (Tesniye 18:2). Tesniye 17:15 ‘in başlarında Yahudilere sadece ‘kendi aralarından’ bir kıralları olabiceği söylenmiş, ‘…içinize yabancıları sokmayın’ denmişti.

‘Sözlerimi onun ağzına koyacağım’ sadece Muhammed için söylenmemiştir. Aynı sözler Yeremya (Yeremya 1:9) ve İsa içinde söylenmiştir. Ben kendiliğimden konuşmadım. Beni gönderen Baba'nın kendisi ne söylemem ve ne konuşmam gerektiğini bana buyurdu. O'nun buyruğunun sonsuz yaşam olduğunu biliyorum. Bunun için ne söylüyorsam, Baba'nın bana söylediği gibi söylüyorum.

Yine, madem ki arkalarında gerçeklik olduğu halde Müslüman iddalarının çaresizliğinden neden yalvarışlarının bu raddeye geldiği sorusu ortaya çıkıyor. Bu yüzden Kur’an, İsa’nın Ahmed adında bir peygamberin geleceğini önceden haber verdiğini idda eder (61:6). Fakat ‘Muhammed’ ile aralarında harf benzerlikleri olduğu halde bunlar iki ayrı kelimedir. Bu iki isim günümüzde de birbirinden farklı isimler olarak vardır. Müslümanların iddasına göre Yuhanna’nın parakletos öğretileri aslında periklutos’tur bu kelime Ahmet’e [“tapınılan”] anlamındadır. Fakat bu kelimeler Yunan metninde iki ayrı kelimedir. Eğer bir Müslüman Yeni Ahit’in bozulmuş olduğunu idda ederse ortaya çıkan soru bozulmamış orijinal metinlerin nerde olduğudur? Kur’an daki yanlış iddalar için İslam’ın zorla delil bulduğu doğru değil midir? Her şekilde parakletos yüzlerce yıl sonra Muhammed adında bir kişi olarak çıksın diye değil, havarilerin şimdilerde kaybettiği ebedi huzur ve İsa’nın kişisel varlığının yerini doldurması, yedeği olması için vardır. Parakletos açıkça inananların ta ki gelene kadar Kudüs’te beklemeleri gereken (Lukka 24:49, Yasalar 1:4,5) Kutsal Ruh diye tanımlanır (Yuhanna 14:26).

Benzer bir çaresizlik Barnabas’ın çarmıha geriliş ve Muhammed’in mesihliğini yalanlayan Öğretileri’nin de İncil’de olması gerektiği iddasıdır. Bu öğretiler ilk olarak 1907’de yayımlandığı halde daha önce bir zaman yazılmış ve sonradan Müslümanlar tarafından tekrar basılmıştır. Kesinlikle diğer Hıristiyan Öğretileri ve Yeni Ahit ile birlikte Eski Ahit’le de çelişkilidir. Bu öğretiler Jübile (Yahudilerin her 50 yılda bir İsraililerin durumlarını gözden geçirmeleri için yaptıkları bir senelik dinlenme dönemi) yılının her 100 yılda geldiğini savunur (Barnabas’ın Öğretileri sayfa 104), ama Eski Ahit’in öğrettiğine göre bu her 50 yılda olmalıdır (Levliler 25:11). Dahası, sanki 14 yüzyılda ki Papa Boniface Jübile yılının her 100 yılda gözleneceğini ilan etmiş gibi metinde ‘Şimdi Jübile yılı her 100 yılda gelir’ denmiştir. Bu öğretilerin bazı bölümlerinde Dante’nin İlahi Komedyası ve Cehennem’inden alıntılar vardır. Kur’an yedi cennetin olduğunu idda eder (2.29), ama Barnabas’ın Öğretileri on cennetin olduğunu söyler (sayfa 223). Aristo’dan ‘bitkisel ruhlar’ alıntısını yapar ve Nasıra’yı iç şehir olduğu halde Galya’daki bir kıyı şehri olarak sunar (sayfa 23). Kur’an Meryem’in ‘şiddetli doğum sancıları’ ve ağrıları yaşadığını söyler (19.23) ama ‘Barnabas’ Roma katolik fikirlerini tekrarlayarak Meryem’in İsa’yı acısız doğurduğunu söyler (sayfa 5). ‘Barnabas’a göre İsa der ki ‘Ben Mesih değilim’ (sayfa 54, 104), ama Kur’an aralıklarla der ki O Mesihtir (3.45, v.s.).


previous chapter previous page table of contents next page