1.2 İsa’nın Doğası

“ ‘Üçleme’ deme: vazgeç .......zira Tanrı tektir”(4.171). İşte bu ayet bizimde tamamen aynı fikirde olduğumuz bir konudur.

Buradaki bölümde “Tanrı’nın İsa’da olma” durumuyla İsa’nın insanlık durumu arasındaki dereceye ince bir ayar çekilmesi lazımdır. Sonraki bölümler İsa’nın Tanrılık fikrini Kutsal Kitap aracılığıyla onaylamasını mümkün kılmamaktadır. Bunu mümkün kılamayanlardan birisi “Gerçek Tanrı’nın kendisinden gerçek Tanrı” yanlış Üçleme doktorinidir. (Bu “Üçleme” ‘ye ait ilk cümle MS 325 yılında İznik Konsülünde halka açıklanmıştır; İlk hırıstiyanlar bu kelimeyi hiç duymamışlardır bile.) Ayrıca ‘Üçleme’ kelime Kutsal Kitaplar’ın hiç birinde geçmez.

Tanrı ve İsa arasındaki ilişkinin yada bağın en açık şekilde açıklanması 1 Timoteyus 2:5‘de dir: ”Çünkü tek bir Tanrı ve Tanrı ile insanlar arasında tek bir Aracı vardır. Bu da insan olan Mesih İsa'dır”. Burada koyu olarak belirtilmiş olanlar bizi şu sonuca bağlıyor:-

Tek bir Tanrı olduğu için İsa’nın Tanrı olması mümkün değildir; Eğer Baba Tanrı ise ve İsa’da Tanrı ise o zaman iki tane Tanrı vardır. “Ancak bizim için tek olan Tanrı vardır oda Baba’dır” (1 Korintliler 8:6). ‘Baba olan Tanrı’ tek olan Tanrı’dır. Bu yüzdende Üçleme doktorininin yanlış bir şekilde belirttiği gibi ‘Oğul olan Tanrı’ gibi bir ayırımın olması mümkün değildir. Eski Antlaşmada da belirtildiği üzere Yahvey yani Tanrı tekdir ve o tek bir Babadır. (Örnek Yeşaya 63:16;64:8)

Tek olan Tanrı’ya ek olarak ‘Aracı olan İsa Mesih vardır’- “...ve bir Aracı...” Buradaki “ve” Tanrı ile İsa arasındaki ayrımı açıkca belirtmektedir.

Mesih’in buradaki “aracı” konumu araya giren anlamındadır. Günahkar olan insanoğlu ile günahsız olan Tanrı arasındaki aracı anlamındadır. Tanrı’nın günahsız olması insan oğlunun günahkar olması gerektiği anlamındadır.

İnsan olan Mesih İsa” bu açıklamanın doğruluğuna tamamen uymaktadır. Pavlus İsa’nın göğe yükselmesinden sonra yazdığı halde hiç bir zaman “Tanrı Mesih İsa’dan” bahsetmemektedir.

Bir çok kere bize “Tanrı insan değildir” diye belirtildi (Sayılar 23:19;Hoşeya 11:9); bunun dışında Mesih’in “ bir insan” olduğu sözüyle karşılaştık. Özellikle de yani Ahit’de “ insan olan Mesih İsa” olarak belirtilmiştir. O “ Yüce olanın Oğludur” (Luka 1:32). Tanrı’nın “Yüce” olarak belirtilmesi O’nun en yüce olduğunu ondan başka yüce’nin olmadığına işaret etmektedir. İsa’nın ise “Tanrı’nın oğlu” olması Tanrı’nın ta kendisi olmadığını göstermektedir. Tanrı ve İsa için kullanılan Baba ve Oğul kelimeleri gayet açık bir şekilde ikisi arasındaki farkı ortaya koymaktadır. Oğul ile babası arasında benzerlik olabilirsede tam anlamıyla aynı olması ve babası kadar yaşlı olması mümkün değildir.

Buna bağlı olarak Tanrı ile İsa arasında da gözle görülür bir çok fark bulunmaktadır bu farklarda gayet açık bir şekilde İsa’nın Tanrı olmadığına işaret eder.

TANRI

İSA

“Tanrı denenemez” (Yakup 1:13).

İsa “bizler gibi her konuda denenmiştir” (İbraniler 4:15).

Tanrı ölmez – Tanrı doğası gereği ölümsüzdür (Mezmurlar 90:2; 1 Timoteyus 6:16).

İsa ölmüş ve üç gün mezarda gömülü kalmıştır (Matta 12:40; 16:21).

Tanrı görünmezdir (1 Timoteyus 6:16; Çıkış 33:20).

İnsanlar İsa’yı görmüşler ve O’na dokunmuşlardır(1 Yuhanna 1:1 özelikle bu konuya değinir)

Denendiğimizde günah ile Tanrı’ya itaatkarlık arasında seçim yapmaya zorlanırız ve çoğunlukla Tanrı’ya itaat etmemeyi yeğleriz; Mesih’de denendiğinde aynı seçemeklere sahipti ama O Tanrı’ya itaat etti. Bu yüzden de hiç işlemesede olası bir günah işleme durumunda bırakılmıştı. Tanrı’nın günah işleme durumunda olması zaten düşünülemEz Daha önce 2 Samuel 7:12-16 ’da Mesih’in kesinlikle Davud’un soyundan geleceğinin vaat edildiğini göstermiştik. Ayet 14 İsa’nın olası bir günah işleme durumunda olacağını belirtmektedir: “Eğer ki o günah işlerse, onu cezalandıracağım”.

İsa’nın Doğası

‘Doğa’ kelimesi gerçek ve asıl olarak ne olduğumuz anlamında kullanılır. Kutsal Kitapta iki tür doğadan bahsedilmektedir. Doğal olarak Tanrı ölümsüzdür ve denenemez vs. İsa’nın da tüm yaşamı boyunca Tanrı doğasında olmadığı gayet açıktır. Bu yüzden de İsa tamamen insandır. Bizim “doğa” için yaptığımız tanım Mesih’in aynı anda iki tane doğaya sahip olamayacağına yeterli bir kanıt olmalıdır. Zaten İsa’nın denemiş olmasıda bu bakımdan çok önemlidir bize göre. (İbraniler 4:15), böylece İsa denenerek günahın üstesinden gelmiş ve bizler içinde affedilirlik kazanmıştı. Bizi günaha iten yanlış arzularımızın temeli yine kendi içimizden (Markus 7:15-23), kendi insanlık doğamızdan gelmektedir (1:13-15). İşte bu yüzden de Mesih’in denenerek bu yanlış arzuların üstesinden gelebilmesi için insan doğasında olması gerekiyordu.

İbraniler 2:14-18 bununla ilgili birçok konuda bilgi vermektedir:-

“Bu çocuklar etten ve kandan oldukları için İsa, ölüm gücüne sahip olanı, yani İblis'i, ölüm aracılığıyla etkisiz hale getirmek üzere onlarla aynı insan yapısını aldı. Bunu, yaşamları boyunca ölüm korkusu yüzünden köle olmuş olanların hepsini özgür kılmak için yaptı. Kuşkusuz O, meleklere değil, İbrahim'in soyundan olanlara yardım ediyor. Bunun için her yönden kardeşlerine benzemesi gerekiyordu. Öyle ki, Tanrı'ya olan hizmetinde merhametli ve sadık başkâhin olup halkın günahlarını Tanrı'ya bağışlatabilsin. Çünkü kendisi sınandığında acı çektiğine göre, sınananlara yardım edebilir.

Bu bölümde İsa’nın insan doğasında olduğu olağanüstü bir biçimde vurgulanmıştır: “Onlarla aynı insan yapısını aldı”(İbraniler 2:14). Bu cümle dikkati çekmek için aynı anlamlarda üç ayrı kelime kullanır. O aynı doğadan olaya zaten iştirak etmektedir; Kayıtlarda “O buna da iştirak etti” diyebilirdi ancak “O aynı olana iştirak etti”. İbraniler 2:16 buna benzer olarak İbrahim’in soyunu oluşturacak inananlara kurtuluşu getirecek ve İbrahimin soyundan olan Mesih’in meleklerin doğasına sahip olmadığına da işaret eder. Bunun için heryönden kardeşlerine “benzemesi” gerekiyordu (İbraniler 2:17) Öyle ki, halkın günahlarını Tanrı'ya bağışlatabilsin. İsa’nın tam olarak insan doğasına sahip olmadığını söylemek Mesih’in Yeni Ahit’deki temel özelliklerini gözardı etmek demektir.

Vaftizli olanlar günah işledikleri zaman Tanrı’ya gelip günahlarını itiraf ederek İsa aracılığıyla dua edebilirler. (1 Yuhanna 1:9); Tanrı İsa’nın bile tıpkı bizler gibi denendiğini ancak kusursuz olduğu için bizlerin başarılı olamadığı bu günahların üstesinden geldiğini bilmektedir.

İşte bu yüzden Tanrı bizi Mesih'te bağışlamıştır (Efeslilere mektup 4:32). İşte bu yüzden de Mesih’in tıpkı bizler gibi denenmesinin mümkün olması için bizlerle aynı doğaya sahip olması gerekmekteydi. Bunun mümkün olabilmesi için İbraniler 2:14 de gayet açık bir şekilde Mesih’in “ et ve kandan” olduğunu belirtilmektedir. “Tanrı doğası gereği bir ruhtur” (Yuhanna 4:24) somut bir vücudu olsada “Ruh” olarak ete ve kana sahip değildir. Mesih’in “et yada beden” ‘e sahip olması yaşamı boyunca Tanrı doğasına sahip olmadığını göstermektedir.

Doğal insan benliğinden ötürü güçsüz olan Kutsal Yasa'nın yapamadığını – günahın üstesinden gelmek gibi - Tanrı yaptı. Öz Oğlunu günahlı insan benzerliğinde günah için kurban olarak gönderip günahı insan benliğinde yargıladı. (Romalılar 8:3)

Burada “Günah” bizlerin doğası gereği günaha doğal olarak eğilim göstermemizi belirtmektedir. Bizler zaten günahkar olmaya ve günahkarlığa devam etmeye eğilimli şekilde yaratılmışız ve “günahın sonunun ölüm” olduğunu bilmekteyiz. Bu kötü halden kurtulabilmek için dışarıdan yardıma ihtiyacımız var. O kendiside kusursuzluk konusunda tek başına başarılı değildi; Bedenin nefsini kontrol etmek bedende değildi ve değildir. Tanrı işte bu yüzden araya girerek bize yine bizim doğamızda olduğu gibi günaha eğilimli kendi öz oğlunu gönderdi. Ancak Mesih diğerlerinin üstesinden gelemediği her türlü günahın üstesinden geldi kaldı ki O da bu günahları işleyebilecek bir doğada yaratılmıştı tıpkı bizler gibi. Romalılar 8:3 Mesih’in insanlık doğasını “günahkar beden” olarak tasvir etmektedir. Bu ayetten birkaç ayet öncede Pavlus bedende nasıl iyi hiç bir huyun bulunmadığına ve doğal olarak bedenin Tanrı’ya itaatkarlığa müshade etmediğine dikatti çeker (Romalılar 7:18-23). Bu bağlamda Mesih’in “günahkar bedenini” Romalılar 8:3 de harkulade bir şekilde görebiliyoruz. İsa’nın kendi bedensel arzularının üstesinden gelmesi bizimde bedenlerimizden kaçıp kurtulabileceğimize açıklık getirmektedir; İsa günaha eğilimli bir doğasının olduğunun farkındaydı. Bir keresinde “İyi Rab’imiz” olarak hitap edilmişti ki bu O’nun iyi uylu ve kusursuz bir kişiliğe sahip olduğunu gösteriyordu. İsa “Neden beni iyi diye çağırıyorsun? İyi olan tek bir şey vardır O da Tanrıdır” diye cevap vermişti yukarıdaki konuşmaya.(Markus 10:17,18) Bir diğer olayda da insanlar Mesih’in yaptığı mucizelerin onun yüceleğinin kanıtı olduğunu düşünmeye başladılar. Ama İsa bütün insanların yüreğini bildiği için onlara güvenmiyordu. İnsan hakkında kimsenin O'na bir şey söylemesine gerek yoktu. Çünkü kendisi insanın içinden geçenleri biliyordu. (Yuhanna 2:23-25 Yunanca metin). Mesih’in insan doğası hakkında engin bilgisi olduğu için (“O bu konu hakkında tamamen bilgiliydi zaten”) insanların ona kişisel haklarından dolayı ilgi göstemelerini istemedi çünkü onların kendi doğasının da şeytana eğilimli olduğunu görmelerini istedi.

 

İsa’nın İnsanlık Doğası

Kutsal Kitapta İsa’nın insanlık doğası konusunda bir çok örnek kayıt bulunmaktadır. Kayıtlarda İsa, yolculuktan yorulmuş olduğu için kuyunun yanına oturmuştu diye belirtilmektedir (Yuhanna 4:6). “İsa Lazarus’un ölümünden sonra ağladı” (Yuhanna 11:35). Bütün bunların dışında İsa’nın son acılarını çektiği sıradaki sözleri O’nun bir insan olduğuna yeterli kanıtlardır: “ Şimdi ruhum acı içerisinde” bu sözlerle İsa Tanrı’ya çarmıhtaki ölümü konusunda yalvarışta bulunmuştur (Yuhanna 12:27). İsa ikinci kez uzaklaşıp dua etti. «Baba» dedi, «eğer ben içmeden bu kâsenin uzaklaştırılması mümkün değilse, senin istediğin olsun.» (Matta 26:39). Bu olaylardan da anlaşılacağı üzere Mesih’in istek ve arzuları Tanrı’nın isteklerinden farklıydı.

Mesih’in bütün hayatı boyunca istekleri Tanrı’nın kendisini çarmıhtaki son davasına hazırladığı doğrultuda olmuştur: “Ben kendiliğimden hiçbir şey yapamAmos İşittiğim gibi yargılarım ve benim yargım adildir. Çünkü amacım kendi istediğimi değil, beni gönderenin istediğini yapmaktır” (Yuhanna 5:30). Bu da yine Mesih ile Tanrı arasındaki istek faklılığını ortaya koyarak İsa’nın Tanrı olmadığına bir kanıttır.

Bizlerde hayatlarımızda tecrübe edindiğimiz davalardan dersler alarak Tanrı’nın bilgeliği içerisinde gelişme göstermeliyiz. Bu konuda İsa bizim için büyük bir örnek teşkil etmektedir. İsa’da da bizim Tanrı hakkında bildiğimizden fazlası bulunmamaktaydı. İsa çocukluktan itibaren Tanrı ve İnsanların beğenisini kazanarak (Luka 2:52) bilgelik ve fazilet konusunda devamlı olarak bir gelişme göstermişti (örnek olarak “ruhsal olgunlaşma” (Efesliler 4:13 böl.). “Çocuk büyüdü ve ruhsal olarak güçlü bir duruma geldi”(Luka 2:40). Bu iki ayet İsa’nın fiziksel gelişmesi ile ruhsal gelişmesinin birbirine paralel olarak gittiğini göstermektedir daha açık söylemek gerekirse doğal ve ruhsal gelişme aynı anda vuku bulmuştur. Eğer Üçleme konusunda Athanasian akidesinin ön gördüğü gibi “Oğul olan Tanrı” fikri doğru ise yukarıda açıklananların olması mümkün değildir. İsa hayatını noktalarken bile bir daha ne zaman geleceğini bilmediğini ancak Tanrı’nın bu zamanı bildiğini kabul etmiştir (Markus 13:32).

Tanrı’nın arzusuna itaat etmek bizlerinde zamanla öğreneceği bir şeydir. İsa da her oğulun geçmesi gerektiği gibi Baba’sına itaat etme yolundan geçmiştir. Oğul olduğu halde, çektiği acılardan söz dinlemeyi öğrendi. Yetkin kılınmış olarak Tanrı tarafından Melkisedek düzenine göre başkâhin atanan Mesih, sözünü dinleyenlerin hepsi için sonsuz kurtuluş kaynağı olmuştur (İbraniler 5:8,9). Filipililer 2:7,8 kayıtlarında da İsa’nın ölümü sırasındaki ruhsal büyüklüğü aynı şekilde ortaya çıkmaktadır. O yüceliğinden soyunarak kul özünü aldı ve insan benzeyişinde doğdu. İnsan biçimine bürünmüş olarak ölüme, çarmıh üzerinde ölüme bile boyun eğip kendini alçalttı. Burada kullanılan dil İsa’nın nasıl bilinçli bir şekilde kendisini devamlı alçaltarak ruhsal gelişmesi içerisinde ilerlediğini göstermektedir. Zaten bunun sonucu olarak Tanrı’nın isteği olan çarmıhtaki ölümüne de itaat etmiştir ve çektiği acılara doğru şekilde yanıt verdiği içinde kusursuz olmuştur.

İsa doğru olamk için bunları kişisel bir gayretle yapmak zorundaydı; O hiç bir zaman Tanrı tarafından bunları yapmaya zorlanmadı zaten zorlanmış olsaydı bu kukla olmaktan başka bir şey olmazdı. İsa gerçekten bizleri sevdi ve hayatını çarmıh üzerinde bu sevgi yüzünden kaybetti. Eğer İsa Tanrı tarafından zorlanmış olsaydı İsanın bize karşı olan ve sürekli belirtilen sevgisinin hiç bir anlamı olmazdı (Efesliler 5:2,25 ; Esinlenme 1:5; Galatyalılar 2:20). İsa’nın diğer seçeneklerede sahip olduğunu bilmek onun bize karşı olan sevgisini anlamamıza yardımcı olmakla kalmayıp ayrıca kendisi ile kişisel bir ilişki oluşturmamızada katkıda bulunmaktadır.

Tanrının memnun olduğu konuda zaten İsa’nın gönüllü olarak hayatını vermesidir: “İşte bu yüzden Babam beni sevdi, çünkü ben hayatımı ortaya koydum....onu benden hiç kimse almadı ben kendim hayatımı ortaya koydum” (Yuhanna 10:17,18).İsa Tanrı olsaydı Mesih’in gönüllü olarak yaptığı bu itaatkarlığı ve günahkar olan insanoğlu ile insan formatında bir şekil ilişki yaşamak istemesini anlamak pek mümkün olmazdı (Matta 3:17;12:18;17:5). Baba olan Tanrı’nın oğlunun itaatkırlığından memnun olması Mesih’in günah işlemeye olan olasılığı ancak bilinçli olarak Tanrı’ya itaat etmeyi seçmesinin bir kanıtıdır.

 

Mesih’in Kurtuluşa Gerensinimi

İnsan doğasına sahip olan İsa tıpkı bizler gibi yorulmuş ve küçük dereceli rahatsızlıklar geçirmişti. Bu sebebten dolayı İsa eğer çarmıhta ölmeseydi bile yinede bir şekilde ölecekti, örneğin yaşlılık vb gibi. Bu bağlamda İsa’nın Tanrı tarafından ölümden kurtarılması gerekiyordu. Bunu büyük bir yoğunlukla farkeden İsa dua ve ibadet ile bir çok kez kendisini ölümden kurtarabilecek ve yakarışını duyabilecek olan Tanrı’ya yalvarmıştır (İbraniler 5:7). Mesih’in ölümden kurtulması için Tanrı’ya yalvarması İsa’nın Tanrı olabileceği olasılığını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Mesih’in dirilişinden sonra ölümün “artık ona bir etkisi yoktur”(Romalılar 6:9) demek ki önceden ölümün İsa’ya etkisi vardı.

Mezmurların çoğu İsa’nın peygamberliğinden bahseder: Yeni Ahitte Mezmurlardan Mesih hakkında birkaç ayete bakılırsa Mezmurlardaki diğer ayetlerinde Mesih hakkında olduğunu tahmin etmemiz sanırız yanlış olmaz. Mezmurlarda bir çok kere Mesih’in Tanrı’dan kurtuluşa gereksinimi olduğu konusuna önemle değinilmiştir:-

Mezmurlar 91:11,12 Matta 4:6’da belirtilmiştir. Mezmurlar 91:11,12 Tanrı’nın İsa’ya vereceği kurtuluştan söz eder: “Sonsuz hayatla O’nu tatmin edeceğim ve O’na kurtuluşu göstereceğim.”- Mezmurlar 69:21 Mesih’in Matta 27:34 deki çarmıha gerilişini belirtmektedir; Bu Mezmurun tümü ise İsa’nın çarmıhtaki düşüncelerini tasvir etmektedir: “Kurtar beni Tanrım ruhumu özgür kıl ve onu günahlarından kurtar.....Tanrım kurtuluşun ile beni yücelt” ( Ayetler 1,18,29)

Mezmurlar 89 da Tanrı’nın Davud’a Mesih ile ilgili açıklamaları bulunmaktadır. Mesih ile ilgili Mezmurlar 89:26 şöyle der: “O bana yakaracak ‘Sen benim babamsın,Tanrımsın ve kurtuluşumun temel taşısın”

Mesih’in kurtuluş için duaları Tanrı tarafından duyulmuştur: Bu duaların duyulmasının nedeni Üçleme’den birisi olduğu için değil kendisinin asıl ruhsal durumudur.(İbraniler 5:7). Tanrı’nın İsa’yı dirilterek ölümsüzlükle yüceltmesi Yeni Ahit’in ana konusudur:-

“İsrail'e, günahlarından tövbe etme ve bağışlanma fırsatını vermek için Tanrı O'nu Önder ve Kurtarıcı olarak kendi sağına yükseltti” (Elçilerin İşleri 5:30,31)

“Tanrı kulu İsa'yı yüceltmiştir ve O'nu ölümden diriltmiştir”. (Eilçilerin İşleri3:13,15)

“Tanrı İsa’yı diriltti” (Elçilerin İşleri 2:24,32,33).

Tanrı O’nu yücelttiğinde İsa bütün bunların farkına varıyor (Yuhanna 17:5 bölüm 13:32;8:54).

Eğer İsa kendisi Tanrı olsaydı bütün bunların hiç bir etkisi olmazdı kaldı ki Tanrı’nın ölemeyeceği bir gerçektir. Ayrıca İsa’nın eğer Tanrı olsaydı çarmıh üzerinde kurtarılmaya ihtiyacı olamazdı. Zaten Tanrı’nın İsa’yı yüceltmesinden Tanrı’nın İsa üzerindeki üstünlüğü ve farklılığı meydana çıkıyor. İngiliz Kilise’sinin ilk 39 bendinde belirttiği gibi Mesih’in hem insan hem Tanrı doğasıyla Ölümsüz Tanrılığa sahip olması mümkün değildir. Kelimenin tam anlamıyla bir varlığın ancak bir doğası olabilir. Bizler Mesih’in insan doğasında gelmesi olayını harkulade bir olay olarak kabul ediyoruz.

Böylece Müslümanlık ile gerçek Hırıstiyanlık mesajı arasında bazı benzerliklerin olduğunu görüyorsunuz. Sadece tek bir Tanrı vardır; ve ne İsa Tanrıydı nede annesi Meryem Tanrı’nın annesiydi. Gerçek Hırıstiyanlık ile İslam arasında büyük farklar olsada en azından ortak olan genel bir kaç görüş bulunmaktadır. Bu konuda kendimi dinleyicileri ile genel görüş oluşturmaya çalışmış Pavlus gibi hissediyorum: “Sizin bilmeden tapındığınız bu Tanrı'yı ben size tanıtayım” (Elçilerin İşleri 17:23). Size farklı bir Tanrı’dan bahsetmiyorum tam aksine aslında bilgisizlik içerisinde tapmakta olduğunuz asıl Tanrı’yı size tanıtıyorum. Kur’an bakire doğumu, günahsızlığı, göğe yükselmeyi ve İsa’nın tekrar geleceğini kabul etmektedir; Bunlar Tanrı’nın insanların ihtiyaçlarına karşılık olarak İsa aracılığı ile verdiği gerçek cevabın çıkış noktalarıdır.


previous chapter previous page table of contents next page next chapter