Giriş: İbrahim İsa hakkında neye inanıyordu?

Genel birkaç görüşle başlamak istiyorum bu bölüme. Yeni antlaşmanın Matta incil’inde 1:1’inde Matta İsa’dan İbrahimin’in oğlu olarak bahseder daha sonra Pavlus’da aynı şeyi yazmıştır. Kitab-ı Mukkades yada diğer adıyla Kutsal Kitab aslında İbrahim’e ithaf edilmiştir ve ona bu kitapta verilen tüm vaatler aslında Hıristiyanlığın özüne dayalıdır (Galatyalılar 3:8). İbrahim İshak, Yakup ve kendisi gibi baba olanlara verilen vaatlerin yerine getirilmesini gerçek Hıristiyanlığın arzusu olarak görür ve bunu kendisininde umut ettiğini söyler (Elçilerin İşleri 26:8). Hıristiyanlığın gerçek kitabı yada tüm anlamı İbrahimin hayatından gayet güzel bir şekilde anlaşılabilir. O “Hıristiyan inancının yada imanının” babasıdır (Romalılar 4:11,16). Burada “Hıristiyanlığı” özellikle kullanıyorum çünkü 2.bölümde de açıklayacağım üzere kendini Hıristiyan olarak tanımlayan birçok kişi ne yazık ki bu ünvanın önemini yeterince benimseyememiştir. Bu kişiler inandıkları gerçekler ve öğretilerde İbrahimin ve gerçek İsa’nın öğretilerinden çok uzaktadırlar. Bu tür grupların okuduğunuz kitabın yazımı yada basımıyla herhangi bir ilişkisi olmamıştır. 4125 hem eski antlaşmada (Tarihler 20:7;Yeşaya 41:8) hemde yeni antlaşmada (Yakup 2:23) “Tanrı İbrahimi dost olarak kabul etti” dediğini biliyormuydunuz? Daryabadi’nin yaptığı Kur’an çevirisinin dipnotunda şöyle bir açıklama vardır: “İngilizcede ‘arkadaş’ kelimesi Arapçada “en sevilen en içten ve düşmanı olmayan” anlamına gelen khalil ile aynı anlamı taşımaktadır. Peki o zaman neden Tanrı İbrahimi neden seçti ve onu dost belledi?

Bu sorunun tek bir cevabı var oda İbrahimin Tanrıya olan bağlılığı, itaati ve yine Tanrıya olan imanı. İman insanoğlunun kalbindedir, yüreğindedir. Bizler sadece İbrahimin soyundan geliyoruz diye Tanrı’ya karşı özel bir durum içerisinde göremeyiz kendimizi: “Sadece onun soyundan geliyor diye herkes İbrahim’in çocukları değildir” (Romalılar 9:7). Zaten sırf İbrahimin soyundan geliyor diye bazı günahkar yada itaatkar, inançlı yada inançsız kişilerin bundan ayrım yapılmadan yararlanması pekte doğru olmazdı. “İmanlı ve inançlı olan aslında İbrahimin gerçek soyundan olandır demek ki bu şekilde imanlı ve inaşlı olan herkes İbrahimin kutsallığından faydalanabilir yada bereketlenebilir” (Galatyalılar 3:7,9). Eğer ki İbrahimin gerçek çocukları olmak istiyorsak onun özelliklerini ve imanını kendimize görev bilmeliyiz: “Gerçek Hıristiyanlar herkesin babası olan İbrahim’in inancını ve imanını paylaşanlardır.” (Romalılar 4:16). Ve yine tüm bu 2124 aynı şeyi söylediler “İbrahim tüm uluslara örnek bir inanlıdır”, 2278 ise tüm gerçek inananların “babaları İbrahimin inancı ve imanınının” gösterdiği yolda gideceklerini söylediler. Bütün bunlar biz Hıristiyanların İbrahimin İmanı adı altında bir antlaşma içerisinde olduğumuzu gösteriyor. 3.67,95 İbrahimin üç Tanrı (üçleme) yada Tanrı’nın çoğulluğuna değil sadece tek bir Tanrıya inandığını önemle belirtir. Ve bizde İbrahimin gerçek çocuklarıysak üçlemeye inkar etmeli ve Tanrı’nın tekliğine inanmalıyız.

Peki ama “İbrahimin inancını ve imanını nasıl paylaşmalıyız”? İbrahimin imanı nasıldı ve neydi? Zira bu iman bir şey içindi. İman sadece dinsel bir duygu değildir. Kutsal kitap İbrahime verilmiştir (Galatyalılar 3:8). Eğer Tanrı’nın İbrahime verdiği vaati anlayabilirsek, kutsal kitabıda anlayabiliriz. Tanrı İbrahime şu vaati verdi:

Yaradılış 17:8 “Sana ve senin soyundan olacaklara size yabancı olan Kenanın tüm ülkesini vereceğim ve bu ülke sonsuza kadar sizlerin olacak; ve yine ben sizin Tanrınız olacağım”. Böylece İbrahim ve onun soyundan olacakların sonsuza kadar bu dünyada yaşayacakları söylenmişti Bu da eski antlaşmada ortaya çıkan bir fikirdir. Bu konuya dikkatinizi çekmek isterim Kutsal kitabın baştan sona verdiği aslında tek bir gerekli mesaj vardır. Peki bu nasıl oluyor?

Yeniden Yaradılış bölümüne dönelim (22:17,18) “Kutsallıkta seni kutsayacağım, çoklukta senin tohumlarını gökyüzündeki yıldızlar ve denizdeki kumlar kadar çogaltacağım ve senin tohumların düşmanlarının kapılarına sahip olacaklar; Ve senin tohumlarında dünya üzerindeki her insan kutsanmış olacak çünkü sen benim sözüme itaat ettin”. İbrahimin bir oğlu olmalıydı ki bu onun soyunun ve tüm dünyanın kutsallığının kaynağı olmalıydı. Kutsal kitabı anlamak için kutsal kitabın kendisini bize nasıl aktardığını ve yorumladığını görmemiz gerekmektedir. Okumakta olduğunuz bu sözler yeni antlaşmadaki Elçilerin İşleri (3:25,26) bölümünden alınmıştır. Şimdi bu bölüme gidip konu ile ilgili yoruma bakalım: “Sizler Tanrı’nın antlaşma yaptığı babaların (peygamberlerin) çocuklarısınız, İbrahime dönerek, ve senin tohumlarınla dünyada senin soyundan olan herkes kutsanmış olsun. Senin üzerine Tanrı ilk önce oğlu İsa’yı yarattı, o sizleri kutsamak için geldi, o sizler günahlarınızdan ve adaletsizliklerinizden dönesiniz gönderildi”. O zaman İbrahimin tohumu yada soyu kimdir? İsa’dır. Peki tüm dünyadaki erkek ve kadının kutsanmasını sağlayan nedir? Günahların affedilmesinin ve kurtuluşun kutsallığıdır. Dahada ileriye gidelim, Galatalılar 3:16’ya “Artık İbrahim’e ve onun soyuna vaatler verildi. O çokluk anlamına gelen soylardan bahsetmedi sadece bir soydan bahsetti, senin soyundan yani İsa’dan”. Demek oluyorki İbrahimin bir tek soyu vardı o da tek bir kişiydi yani İsa’ydı. Peki ama tek bir insan nasıl olurda göklerdeki yıldızlar kadar çok olabilirdi? Yine Galatalılar 3:27-29’a bakalım “Hepiniz Mesih’in adıyla vaftiz oldunuz. Bu yüzden ne yunan ne yahudi, ne köle ne özgür, ne kadın ne erkek var zira hepiniz Mesihte teksiniz. Ve eğer Mesihdeseniz aynı zamanda İbrahimin soyundasınız ve verilen vaattede hakkınız var”. Demek oluyor ki sadece Mesih adıyla vaftiz olanlar bu vaaten-dünyada ebedi hayat vaatinden-pay alabilirler. İşte bizde eğer kurtulmak istiyorsak vaftiz olmalıyız çünkü vaftiz kurtuluş içindir. Sadece İbrahimin çocukları olduğumuzu bilmek yeterli değildir.

O zaman vaftiz ne anlama geliyor? Vaftiz öyle üzerine su serpmek değildir. Yeni Antlaşma yani İncil Yunanca yazılmıştır ve vaftiz kelimesi gerçek anlamda suya batırma yada suya tamamen batma anlamındadır. Bu kelime genelde bir geminin batması tamamen sualtına girmesi yada bir parça bezin suya batırılarak bir renkten başka bir renge dönüşmesi anlamlarında kullanılmıştır. Matta 3:13-16’ya bir bakın “Sonra Galileden Ürdüne geldi İsa, Yahya’ya vaftiz olmak için geldi o. Ancak Yahya onu vaftiz etmeyi reddederek ‘sen beni vaftiz etmelisin ama sen bana vaftiz olmak için geldin, niye? “Ve İsa ona ‘şimdi acı olsun zira bizim doğruluğumuzu kanıtlama zamanıdır’ dedi. Sonra acı oldu ve İsa vaftiz edilidikten sonra sudan çıktı işte o zaman cennetin kapısı açıldı ve Tanrı’nın ruhu İsa’nın üzerine güvercin şeklinde geldi ve onu aydınlattı” Burdada görüldüğü gibi İsa tamamen suyun altına girdi ve çıktı. Vaftiz olduğunda bir yetişkindi çocuk yada bebek değildi ve suya batarak oldu vaftizi üzerine su serpilerek değil. Zaten vaftizin bir nehirde olmasının asıl amacı buydu. Eğer İsa vaftiz olduysa bizde aynı şekilde vaftiz olmalıyız. Bu suya batma ve çıkma İsa’nın ölümünü ve yeniden dirilişini temsil etmektedir ve bizde bu ölümü ve dirilişi kendimizde gerçekleştirmeliyiz. İşte bu yüzdendir ki vaftiz tamamen suya batarak yapılmıştır su serpilerek değil. Romalılar 6:3-5’e bakalım “Bilmiyormusunuz ki hepimiz Mesih İsa’nın ölüme vaftiz olduğu gibi vaftiz olduk? Böylece bizde vaftiz vasıtasıyla onunla birlikte ölüme kenetlendik: Tıpkı babasının kutsallığı ile yeniden ölümden yepyeni bir hayata dirilen Mesih İsa gibi bizde yepyeni bir hayata doğru yürümeliyiz. Zira bizlerde onun ölümüyle öldük onun dirilişinle yeniden dirildik. İşte bu yüzdendir ki bizde size İsa’yı kabul etmek için vaftiz olmanızı bunu hayatta bir amaç olarak görmenizi öğütlüyoruz.

İsada vaftiz olmakla Onun bir parçası oluyoruz ve bunun sonucunda İbrahime verilen vaatler bizim içinde geçerlilik kazanmış oluyor. İsa yeniden geldiğinde bizde dirileceğiz ve yargılanacağız eğer Tanrı’nın huzurunda iman dolu bir hayat yaşadıysak tıpkı İsa gibi bizde sonsuz hayattan payımızı alacağız. Ve sonsuza dek bu dünyadaki Tanrını Krallığında yaşayacağız. Eğerki buna inanırsak hayatımızın aslında yeniden başladığını göreceğiz. Her ne kadar dünyevi sorunlarımız olsada aslında bunların ne kadar geçici olduğunu farkedeceğiz ve Mesih İsa dödüğünde bize yeni ve sonsuz bir hayat verecek. İşte bu yüzdendir ki hem İsada hemde Kutsal kitapta gerçek UMUT vardır ve bu öyle yüce ve büyük bir umuttur ki şu andaki problemlerimizin hepsi bize çok küçük ve önemsiz gözükecektir.

İslam da İbrahimin doğruluğunu, onun Tanrıya karşı olan bağlılığını ve Tanrı için iyi şeyler yaptığını belirtir ancak bu tam anlamıya verilmez Yeni Antlaşma İbrahim (1) İshak’ın işlerinde Tanrı tarafından doğrulanmıştı aynı zamanda Tanrını verdiği vaatlere olan inancı tarafından doğrulanmıştı. Yaradılış 15:6 şöyle der “ Onun imanı yada inancı doğruluğundandı” Bu yüzdende yaptığı işler değil doğruluğu ve adaletiydi önemli olan. Ve Tanrı tüm merhametiyle onun dürüstlüğünü ve adaletliliğini doğruladı. İşte bu sebeble İbrahim bize büyük bir örnektir. Tanrı onu adil olarak gördü çünkü o gerçek bir inanlıydı. Romalılar 4:18-22: “Daha önce söylenen, umuda karşı umuda inanan O ve onun tohumları tüm ulusların babası olsun. Ve o imanında zayıf olmayan, yüz yaşındayken ve Sara’nın rahmi daha kısırken bile şimdi ölü olan vücudunu düşünmedi. O Tanrı’nın kendisine verdiği vaatlerde imansızlar gibi terredüt etmedi ancak O imanında güçlüydü ve Tanrıya haşmet etti; Ve yine Tanrıya verdiği sözü yerine getireceğini biliyordu. Yine bu yüzdendir ki Ona doğruluk isnat edilmiştir”. Bu Tanrı’nın mirasına öyle körü körüne teslim olma değildi. Bu daha önceleri görünmez olan ama artık işleyen imanın bir göstergesiydi. Ve bu Tanrı’yı çok hoşnut etti. İbrahimin babamız olması bizede bu doğrulukla alakalı kılmıştır: “ Bu yazılanlar sadece Onun için değil aynı zamanda bizler içindirde, eğer bizim günahlarımız için ölen ve bizim adaletimiz için yeniden dirilen Tanrı’nın yarattığı Rab’imiz İsa Mesih’e inanıyorsak İbrahimdeki doğruluk bizimde doğruluğumuz olsun”. (Romalılar 4:23-25)

İbrahimin oğlu İshak’ı Tanrı’ya kurban etmesi onun imanın yüce bir kanıtıdır. Peki bu iman ne içindi? O şöyle dedi:”Tanrı kurban etmesi için kuzuyu gönderdi” Yaradılış (22:8). İmanında şuda vardı ki Tanrı gelecekte yine bir kurban gönderecekti. İşte bu yüzden İbrahim Yehova-Yireh sunağını inşaa etti. Tanrı yani Yehova bu kurbanı tedarik edecektir. Peki bu kuzu kimdi? Bu kuzu İsa’ydı ve yine ondan ileride “İşte Tanrı’nın kuzusu ki o bütün dünyanın günahlarını üzerine alıp gidecek” diye bahsedilmişti. (Yuhanna 1:29 bölüm, Yeşaya 53:10). İbraniler 11:17-19’da da aynısını görüyoruz: “İbrahim imanı konusunda Tanrı tarafından denendiğinde daha önce verilen vaatler karşılığında biricik oğlu İshak’ı kurban etmek istemişti: Ve daha sonra İshak’da İbrahimin soyunu ilerletsin denmişti: Tanrı’nın O’nu ölümden bile diriltip yeniden vücutta yaratabileceği bilinmekteydi zaten”. Bu da körükörüne itaatkarlık değildi elbette, İbrahim yine inancını ve imanını doğrulamıştı. (verilen vaatlerde, gelecekte İsa’da ve dirilişte). İbrahim Tanrı’nın vaatlerini İshak’ın aracılığıyla yerine getireceğini biliyordu işte bu yüzdende eğer İshak ölseydi onunda dirilişi olacaktı ve bu diriliş artık Tanrı’nın ileride gödereceği “Tanrı’nın Kuzusu” ‘nda olacaktı. Eğer İshak kurban edilip ölseydi ve dirilseydi bu ileride kurban olacak, ölümün ve günahların gücünü yenerek dirilecek olan Mesih ile aynı duruma gelecekti ve İbrahim bunu biliyordu. O sadece “Tanrı’nın Kuzusu” ‘nun uzun zaman sonra peygamberler soyundan geleceğini göremedi. İsa “Baban İbrahim benim günümü görmseydi bundan hoşnut olurdu ve şimdi o bunu gördü ve hoşnuttur” demişti (Yuhanna 8:56). Peki ama İbrahim ne zaman mutlu olmuştu? Mutlu olduğu tek zaman ona bir oğula sahip olacağının haberlendiği zamandı. (Yaradılış 17:17). O bu vaate tüm imanıyla inandı ve bu vaati aslında İsa’da gerçekleştiğini gördü. O aslında İshak’ın doğumuyla vaat edilen Mesih’in ileride İshakın soyundan geleceğini biliyordu. Tabi bu İsa’nın daha o zamandan cennette var olduğu fikrine ters düşmekte.İsa o zamandan var olamazdı zira İbrahim daha sonra İshak’ın soyundan olacak İsa’nın gelecekteki günlerini önceden göremezdi. Bu sebeble Pavlus’un esinlenerek oluşturduğu mantığı anlayabiliriz şimdi: “ Sadece İbrahimin soyundan gelen çocuklar değil İshakın soyundan gelecek olanlar senin soyun olacak. Bu canlı vücuttan olan çocuklar Tanrı’nın çocukları değil uğruna vaatin verildiği soyun çocuklarıdır. İste bu benim sözümdür ki sana geleceğim ve Sara bir çocuğa sahip olacak”. (Romalılar 9:7-9 bölüm Yaradılış 21:12)

İbrahimin imanını doğruladığı başka bir olay daha vardı. “ Seni bütün ulusların babası kıldım” (Romalılar 4:17) İbrahim imanında bir beklenti içerisinde olmak zorundaydı bu kendi soyundan olacak İsa’nın göklerdeki yıldızlar kadar çok olacağı beklentisiydi. Bu çoğalacak soy yada tohum sadece tek bir ulus olamazdı bir çok ulus olmalıydı. Tüm uluslardan kadın, erkek birçok kişi İbrahime gelerek onu ruhsal babaları olarak görmüşlerdi çünkü onlar İbrahimin doğruluğuna ve imanına inanmışlardı. Bu insanlar aynı zamanda İbrahimin soyundan olan ve İbrahiminde Yehovanın göndericeğine inandığı İsa’yada inanmışlardı. Onun daha önceden var olmadığına ve Tanrı olmadığına sadece İbrahimin gerçektende oğlu olduğuna aynı zamandada Tanrı’nın kuzusu olduğuna inanmışlardı. Ve onlar İbrahime vaat edilen toprakları sosuza dek hak edebilmek için İsa’yı beklemişlerdi. Hatta ölseler bile dirilişte bu vaatin yerine getirileceğine inanmışlardı.

İbrahimin Tanrıya olan bağlılığı körü körüne olan bir bağlılık değildi.(bakınız Yaradılış 18:23-25) İmanında bir neden vardı İbrahimin. Gerçektende Tanrı tafından yine benzer şekilde sorgulanan diğer imanlılara bakıldığında (örneğin Musa, Çıkış 32:11,12;Yeremiya, Yeremiya 12:1-4) aynı itaatkarlığı ve doğruluğu göremiyoruz. İbrahim inancından hiç bir şey kaybetmeyerek Tanrı’nın ölüyü bile diriltecebileceğine inandığı gibi çocuğu olacağı umuduna kendi kısırlığını ve Sara’nın kısır rahmini bildiği halde inanmaktan vazgeçmedi. (Romalılar 4:19 RV)(İbraniler 11:19). Ve 2.260’ında doğruladığı gibi İbrahim dirilişe inanıyordu: “ İbrahim şöyle dedi ‘ Tanrım Ölü’yü nasıl dirilttiğini göster bana’”.

Oysa Kur’an’ı okuduğumuzda “Neden İbrahimi tartışırsınız kaldı ki incil onun ölümünden sonra ortaya çıkmıştır?” 3.65 diye yazıldığını görüyoruz. Ancak bu olanlar incilin özüdür ve Pavlus’unda dedğiğ gibi bunlar İbrahime öğretilmiştir.

Dipnotlar

Müslümanlar İshak’ın değil aslında İsmail’in kurban edilmek istendiğini öne sürüyorlar. İddalarına görede ‘biricik oğlunu kurban et’ emrine karşı İsmail, İshak’dan önce doğduğu için kurban edilen İsmail olmalıydı. Ancak Yaradılış 22:2 açıkça belirtir ki “Senin tek çocuğun, İshak” (bak. İbraniler 11:17,18;Yahya 2:21). Şuda önemli ki Kur’an’da İsmailinde kurban edildiğini söylemez daha doğrusu kurban edilen çocuğun adı verilmemiştir (37.100-113). Tartışma aslında Kutsal kitabın ibranice yazılmış nüshasında başlamıştır. Ancak eğer söz konusu olan Kutsal Kitapsa bunun içine Yaradılış bölümüde girmektedir. Müslümanlar sadece belli bazı ayetleri kullanıp diğer ayetleri gözardı etmektedirler. İsmail’in annesi Hagar aslında İbrahimi karısı değil sadece arkaşıdır Bu da bir çok ayette üstüne basılarak verilmiştir. (Yaradılış 16:2,3,6,8,9). İbrahimin meşru olan tek çocuğu İshak’dır. İsmail ve Hagar bu olaydan bir süre önce İbrahimin yanından ayrılmışlardır. (Yaradılış 21:14) Eğer Kur’an gerçekten Tanrıdan esinlenerek yazılmışsa neden Tanrı Kur’an’da asıl kurban edilen çocuğun İshak olduğunu doğrulamamıştır? Kur’an İsmail’den başka bir bölümdede bahseder (2.127) ancak şaşırtıcıdır ki Hagar’ın adı bile geçmez Kur’an gerçektende İslami inananları İsmail hakkında çelişkiye düşürerek İbrahime ileride kurban edeceği bir oğul vaat edildiğini (37.101) ve yine vaat edilen bu çocuğun adının İshak olacağını söyler (37.112).


previous page table of contents next page next chapter